ölüp gidersem eğer
ağlamayın ardımdan
bir tek karanfil yeter
gelsin bir avuç toprak
mahzun Kafkas yurdumdan
karamsarlık, omuzlarımdaki yük “kurşun ağırlığınca”…
çaresizlik, göz bebeklerimdeki kara…
ümit, bir derin dondurucuya seralanıp konmuşken;
sanılmasın ki arada bir parlayınca
içimizdeki kor / ateş yangınlara verdik ara!
mümkün mü hayata dönmek bunca ağır yanmışken? ! .
(Oysa sadece dinlemeni istemiştim)
hırçın dalgalarını izliyordum Akdeniz in
ta karşılardaki bir adacığın kıyılarında
özgürce kanat çırparken bembeyaz köpükleriyle,
bir gün batımının
Gökyüzü bir başka görünür bugün,
Mavisi denize düşmüş de, sanki
Gümüş bir şilteye sarınır bugün!
Boşalmak üzere göz pınarları,
Davransın insanlar; öyle bir an ki
Yaz günahlarından arınır bugün! ...
y a l n ı z ı m ı n elleri tutsak şimdi
tutunamaz yalnızlığımın ellerinden
ilenir içimden hasretimin yangınlarına
yüreğimdeki ağır yük kıpırdamaz yerinden...
bir su gibi akıp gider gözlerimden hayaller
derler ya hani
“herkese eşit mesafedeyim...”
doğru vallahi!
m u t l a k b i r‘ de eşitler...
lâkin kimine bir adım var
kimine bir fersah
(kime mi yazılmış? .. ismi lâzım değil birine efendim :)))
Hey, gösterişli adam; alımına mim koydum,
Ne kıvır, ne de kıvırt; çalımına mim koydum,
(Sevgili T. Aksoy’ a…)
Hey dost, yakınlamak varken dostuna
Fizan kadar uzak kalmak da niye?
Tabipsin, zulmetmek var mı hastana;
Böyle vurdumduymaz olmak da niye?
(Sor) lara koydun beni;
Bedene sor / ruha sor,
Sevince sor / aha sor,
Sormak (mahir) işidir;
(Mahir) bilmişe mahsus...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!