Dört duvardan ibaret hayatım,
Loş ışıkla aydınlanan karanlık odamda.
Gölgelerle boğuşuyorum her an,
Sıkıldığım, bunaldığım anlarımda.
Gidişinle gelen hırçınlığımın dağıttığı eşyalarım,
Karanlıklara boğulmuş hayallerim
Kabarık harflere dokunan parmaklarımda artık
Her bir harf, yeni bir hayat
Her yeni bir harf, bir dünya oluyor benim için…
Dudaklarımdan dökülen sevgi sözcükleri
Yüreğime çöktü ağır ağır gecenin kokusu bedeninle
Bu sen değilsen bile nefesinin son çağrısı oldu ellerimde
Gözlerin üzerimde buzdan bir gömlek, üşütüyor bedenimi
Senin için dağıla dağıla yolda kalan bu yürek, yırtıyor benliğimi
Terk etmedi asla sevdan beni, hiçbir şeyimi, ağlıyor gibi
Sayamadım kan kırmızıya çalan gecelerimi, kanıyor gibi
Bir papatya sabahında rastladım sana
Kaybolduğumu sandım iyot kokan mavi gözlerinde
Ay pusuya çekilmiş en pembe haliyle bulutların arasına öylece
Martılarda havalanmış cennete giden son vapurun çığlıklarıyla
Uslanmasını bilmeyenler gibi gider oldum her mekandan sessizce
Kimi zaman korkar ruhum dinlenmeden koşmaya
Kirli ellerinden koparıp almaya yasak düşüncelerini
Neyim varsa alıp götürmeye hazır olan dudakların
Su gibi akıp süzülen kelimelerin
Son ver artık bana...
Davetsiz eylül esintisi söndürür dillerden düşmeyen güz ateşini
Eline yüzüne bulaştırır hırsını masumiyetin pençesinde
Uzaklarda bir dalı kopar baba ocağının sineden
Özlem yağmurunun yenisi başlar bir diğeri dinmeden
Sıcak bir dokunuş bekler kırmızı gülün yaprağı
Bir başkasının sesiyle uyanmayı öğretir misin bana?
Şafağı olmayan günlerde
Güneşsiz sabahlarda
Bir roman kadar gerçek olmalı ki
Bir hikaye kadar da gizemli
Arkana dönüp de baktığında silik geçmişe sevgilim
Hala bıraktığın yerdeyim, o sessiz sahil evinde suretinleyim
Dalga seslerinin her gece cama vurduğunu duyduğum haykırırcasına
Tuzlu pencerelerde adı yazılı sevdanın
Sahil kumlarının halı olduğu ayaklarımın altında
Ezilen ruhumun arasına karışmış deniz kabukları bir bir
Aramızda usulca yatan, aşka muhtaç dudakların
Karanlığının gücüyle kalbimde yeşillenebilir
Yaşanılanlara darbeler vuran keskin bıçağın
Saydamlığa kavuşursa ellerimde körelebilir
Bu benim rüyam değildi
Zamansız solacağını bilen güller benim,
Hasret benim, gündüze acı salan geceler benim
Uzaklaşmaya koşan bu yürek benim
Dudaklarımda gömülü yatan ketum sözlerim
Sağanağa ışık saçan bu güneş benim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!