Balkan Savaşlarında yenilince ordumuz,
Talihin kara dumanıyla örtüldü yurdumuz.
Toplandı bir araya küme küme düşmanlar,
Koca Osmanlı’yı masada paylaştılar.
Köyünde yaylasında oturan yaşlı analar,
Yurt elden gidiyor diye dövünüp ağlaştılar.
Bahar gelir; açar mor menekşe,sümbül
Bahar gelir; coşar, dillenir bülbül
Başlarken bir yaz aşkı daha
Tebessüm eder dikenli dalda gül...
(1985-Erzurum)
.........'dayım bir köşesinde yurdun
İçimde derin bir elem ve sükun
Unutmuşum alaca rengini ufkun
Sırlarla kuşatılmış bir beldedeyim
Kalıyoruz bir odada altı arkadaş
'Hayat güzel' dedi, yürüdü yola
Her adımda çukur; dedi: 'Ne ola? '
Gayretten düşmek faydasız amma
Yoruldu, çöktü yere, verdi mola...
Eli uzandı yorgun kösteğine,
Yunusça sevgi ve tutku;
Hak'tan tek dileğimiz bu.
Semaya açılır eller;
Bütün eşya ile 'Ya Hu! '
Kalbe düşer nurlu cemre.
Avucumda bir tutam cevher duruyor
Açsam ellerimi uçup yok olacak
Onu tutan parmaklarımda can kuruyor
Açmasam terler içinde solacak
1985-Erzurum
Hasret, mızrap olur,
Gönül telinin sızısına vurur…
Kaygı, maziyi eşeler durur,
Alın yazısına vurur…
Bu kaçış, bu işkence, bu ayrılık niye?
Bak, sensiz gülebiliyor muyum? Dinle:
Keder doluyum, mutlu olamam ki;
Yaşlı gözlerimde buğulu bir hatırasın.
Hasretim ben sana, vurgunum vurgun! ..
Hep böyle mi geçecek yıllar?
Nedir farkı bugünün dünden?
Unutuldun; kim arar, kim sorar?
Dakika, saat, gün geçer ömründen




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!