Ruhumun gıdası bir tatlı kaygı,
Canıma can katan bengisin gülüm.
Kalpten kalbe akan en güzel duygu;
Tüm güzelliklerin rengisin gülüm.
Saymadım kimlere inandım kandım,
Gönül bir damlacık aşka özlemli
Şiir iklimleri kurak dil argın.
Bülbül gitti solgun güller sitemli;
Çatlamış topraklar gibi his yorgun.
Kaf Dağ’ında gözü pek deli kan aşk,
Gözlerim yollarda içimde umut,
Beni şad etmeye güle güle gel.
Kul kusursuz olmaz, geçmişi unut;
Seni sevdiğimi bile bile gel.
Sevene ayrılık beterden beter;
Geçmişim geleceğimin rehberi;
Soylu ırkım gururumdur.
Baktıkça yüce tarihime!
Onurunun hazzını yaşayarak
Nice kahramanları görürüm, nice önderi,
Zaferleri ile destanlar yazdırmış,
Bakışımın odağındayken gözlerin,
Öperken dudaklarını içercesine.
Özlemek nedir? Ben bilirim.
Hoşnut olmak, sarhoşluğundan arsız;
Sayrılığım umarsız,
Kuşkusuz tutkumdandır sana. Ben bilirim.
Yokluğumda vücut buldu varlığım,
Var’a da, yok’a da hem aç, hem tokum.
Yok oldum sevgiyle, doldu varlığım;
Mecnun’un çölünde ha var ha yokum.
Yoktum, “ol! ” emriyle var oldum.
Bir gülücük, bir öpüş, bir alkış,
Parlayan bir çift göz, bir damla göz yaşı,
Katlanılan naz,
Saran kol, okşanılan saç;
Yumuşak, sımsıcak...
Gurbet, onunla gurbet,
Ay ve güneş, iki kadeş
Yüzyıllar boyu mitlerimizde anlatılan;
Altın saçlarıyla ışıl ışıl ışık saçan bir kız,
Özlemlerle özleşmiş bir garip çoban,
Kiminde acımasız
İlenmeler var;
Sayılı günlerdir elbet bitecek,
Önümüzde veda var gibi Sivas.
Gönlümüzden değil, gözden yitecek,
Saracak özlemi har gibi Sivas.
Kaygı şöyle dursun donansın masa
Bende sonsuz aşk var, sende bitmez naz,
Kalbimin gizemli gözüsün ey yâr.
Gece gündüz övsem seni yine az,
Zamanın mekânın sözüsün ey yar!
Tatlı tebessümün can verir cana,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!