Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
- Tenimde bir yara işler gibisin
Titrerim rüzgarlar keder vermesin.
Anneler beşikten der çocuğuna:
- Acını görmesin gözüm alemde
Ne hoştur kırlarda yazın uyumak!
Bulutlar ufukta beyaz bir yumak,
Ağaçlar bir derin hulyaya varmış,
Saçında yepyeni teller ağarmış.
Baş yorgun, yaslanır yeşil otlara,
Göz dalgın, uzanır ta bulutlara.
Sabahtan vardım Konya'ya
Baktım cihana uyanık.
Kimi binek, kimi yaya,
Baktım meydana uyanık.
Şehirde herkes ayakta,
Yıllar var, o zaman küçüktü göğsün
Boğuşmak bilmezdin bu kuş tüyüyle
Hülyanın ve yazın ve teneffüsün.
Sihriyle uyuyan bir kızdın öyle.
Alsan da koynuna seher yelini
Ne zaman düşünsem sizi titrerim,
Yaslı dağlar, yüzü gülmeyen dağlar!
Bu dağlar içinde bir yer var derim,
Orada kaybolan bir ses var, ağlar.
Neden hiç çıkmıyor içimden bu ses
Geçti yaz günlerinin güzelliği
Açık pencereler, damlar, bahçeler.
Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi
Hatta o karanlık, aysız geceler.
Hani o gezmeler kırda denizde?
Sen omuzunda yorgan, elinde torban,
Sen mevsim işçisi, büyük gezginci,,
doğduğundan beri sen, anan, baban,
Orakçı, çapacı, ırgat, ekinci,
Sen, anan ve baban... Siz topraksızlar,
Bir gün parmaklığa elin varmadan,
Bir titreyiş gibi çalar çıngırak.
Mevsimler geçtikten sonra aradan,
Bu ses beni bir gün çağırsın, bırak...
Bir sonsuz rüyaya açılmış gözler
Yummayın, yummayın kirpiklerini!
Kim ondan daha çok hayatı özler.
Çağırıyor çağırıyor sevdiklerini.
Gelmiyor, gelmiyor o yüzler niçin?
Bir gün Edirne’ye gelirsen eğer,
Beni bulamazsan hiçbir tarafta,
Bari ayağını çabuk tutuver,
İnan, bekliyorum seni Arafta.
Ne sağa, ne sola kımıldamadan;
"68 kuşağı"ndan her öğretmen bu şiiri bilir..Özellikle yatılı okulda
okumuş olanlar..Çünkü yatılı okuyanların DOĞU ve Güneydoğu
Anadolu köylerinde bir kaç yıl öğretmenlik yapma zorunlulukları
vardı.."Kuş uçmaz kervan geçmez" yerlerdeki bu köylerde öğret-
menlik yapmak zordu..Ama ...