“Ucu telli” değil rengi de siyah,
Bir zarfın içinde mektubun dostum.
Yüreğimde sızı içimde bin ah! ,
Yakıyor elimi mektubun dostum.
Öncesi güzeldi, vaadler hoştu,
Gülen gözlerinde sabah ışığı,
Alnına gümüşten bir nişan koysun.
Doğmadan ümidin yol kırışığı,
Kalbine muhabbet ve aşkı oysun.
Adımların gitse bilinmez yola,
Ne işin var senin sana mı kaldı,
Dünyayı nizama, düzene sokmak.
Ne çabuk unuttun sabıkan vardı,
Yanında yer alan en büyük ahmak.
Düzenin sömürü, yok ki ötesi,
Hoca Ahmet Yesevi’nin ocağı,
Yüreğimde yanan bir ateş olmuş,
Hünkar Hacı Bayram almış bıçağı,
Hayal dünyasında boynum vurulmuş.
Mecalim yeterse saymak dilerim,
Önce kuyu kazıp, gizli hesapla,
Anlaşmalar yapıp azman kasapla,
Milleti kandırıp, samanla sapla,
Gerdan kırıp pozlar vermediniz mi?
Erkekçe bağırıp gözler önünde,
Şehitler gaziler diyarı yurdum,
Satılmayan kıyın köşen mi kaldı.
Getirdim başıma seyrine durdum,
Kurtuluş derdine düşen mi kaldı.
Emanet hainde, meziyet yalan,
Güz yaprakları şimdi başımda,
Bir buruk vedadır alnıma konan.
Tonlarca yük varmış gibi kaşımda,
Soğuğun hükmünü bilmez mi donan.
Hayalim bölündü günden, geceden,
Şişme bottan, mavi kottan, gömlekten,
Ben istemem yan cebime koyunuz.
Köşe bucak gezen, bildik zilletten,
Ben istemem yan cebime koyunuz.
Siyah takımlarım ve siyah gözlük,
Vahşeti görünce utandım benden,
Bir şey anlamadım, asırlık kinden,
Yüzler gülmez oldu, sürülen kirden,
Çıldırdım, deliye döndüm, ağladım.
Öfkemi içime gömdüm, ağladım.
Bir küçük zerreden başladı seyir,
Ne sırrını çözdüm, ne aklım erdi.
Kundaktan beşiğe değdi vücudum,
Ne sırrını çözdüm, ne aklım erdi.
Seyrettim; ayı, yıldız, güneşi,
hani derler ya 'bunun gibi on adam olsun ülke kalkınır diye' işte benim hocam öyle biri...mert dürüst türk ve Allah aşkı ile yanar tutuşur..kalemi kesinlikle hafife alınacak cinsten değil engin bir birikimin ifadelerini her mısrasında görmek ve sezmek mümkündür...
saygılarımla