Dağlar baharla açınca yüzünü
Gönlümde bir ümit filizlenir
Baharla gelen sevda bulutu
Elbet benim başımda gezinir
Mor menekşe sıralanmış yaylada
Nasır bağlamış elleriyle boğar kirli gözleri
Günah cambazlarına taş çıkarırcasına
Şehrin gözlerinden akarken günahsızın gözyaşları
Ruhunda sallanır çengelli bir şarapnel
Hançerleyen bakışlarında saklanır geçmişin yaraları
Hiçbir ruj örtemez dudaklarında doğan
Karanlık yargıç gördü karanlık gözlerini
Ve çevirdi kan damlatan saatini…
Hüküm düşmüştü dudağından
Tik takları sayıyordu o beklenmeyen mizan…
Gördüğüm nefes sana mı ait
Hüzün kokan saçların mı elimdekiler
Yoksa doğmadın mı sen rüyalarımda
Doğmamış bir hayal mi benimkisi
Hüzünlü bir gece yine benim için
Yine metruk odamda geçireceğim
Karanlık, keder dolu odamda
Var olmayı bırakıp sonsuza gideceğim
Yalnızım bugün zifiri mahzenimde
Uzak iklimlerin sevimsiz rüzgârı
Sinene sardığın yağmuru ver
Yüklüce sürdüğün martıları
Fırtınaya salmadan al da gel
Bir bir düştü yaprak daldan
Uyuyan nefeslerin arasına
Bir misafir olarak gidiyorum
Ruhların kesiştiği kapıyı
Karanlığa inat açıyorum
Tozlu mermer saklamış ayak seslerini
Koyu gümüş çatıların üstünde
Sivrilen gölgeleri izledim
Yağmurla dolan saçaklara bakarken
Yüreğimdeki sisi gördüm
Kanı çekilmiş sokakların köşe başlarında
Bir sevda tüter dumanlı başımda
Durgun nehir misali akar yüreğim
Yıldızlı, baygın bahar gecelerinde
Yârin narin koynunda gecelerim
Bir çift pamuk yumağı sarar beni
Ben nazenin bir kızı sevdim
Onun hasretiyle eridim
Kara toprağa düştüm çürüdüm
Bırakın dağlar yâre gideyim
Aşk ateşiyle döndüm durdum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!