Büyük bir sevda çekermiş bu mağrur baş
Sensiz köşede sessiz ve hissiz bir naaş
Her akşamüstü tazelenirken anılar
Sol yanımda hafif bir sızı
Güneşin batışı mıdır? ağrıtan
Yoksa aşkın mıdır güneşi batıran! ..
Niyetlendim bu gece yol ayrımına varmaya
Niyetim bağladı peş peşe umutlarımı
Karanlık balkon demirlerinin soğuk bedenlerine
Yırtıldı nefsim gelirken yol ayrımına, bırak dedim
Bırak ki yolsuz mektubu ulaştırayım soluğuna
Uçarı bir atlı gibi geldim ey karanlık
Yürüyorum,
Nefesimi buzlu camların pervazlarında yitirerek
Ümitlerimi sabah güneşlerinin çıplak kollarına bırakıp
Yürüyorum.
Bir demircinin körüğüne yaslayarak sesleri
Bir sabah bir çağa uyandım gözlerinden
Sırma ceketli çocukların tutarken elinden
Gözlerin suskun zamanların şiirini okuyordu adeta
Dışarıda hayat yeniden, yeniden doğuyordu
Kaldırımlarda durağan kalplerin ayak sesleri
Oysa tanımazdan evvel nasıl sessizdi bu soğuk taşlar
Çöle yazgılı bir yel gibi öğüttü
başımı yalnızlık
Yıldızlar mor hercai bir gecede
ırak şehirlerin aynasında
yansıttılar bir bilgenin delişmen çağrısını
döküldü yeryüzüne toz koparan ulakların
Devşirilen geceden bir bakış uzandı alabildiğine,
Masumluğun keskin görüntüsü düştü perdelere
Gece en çok yalnızlara açar yüreğini,
Geceyi Yalnız/lar dört gözle beklemekte
Bakışın sırrına vakıf bir adam
Zaman zaman dedikleri bir akrep bir yelkovan,
Akıp giden yaşamımı haydi geri getir o zaman
İntizar etme yüreğim dönmez bu ufka güneş bir daha
Başka bir ruha bürünmüş çiçekler mezar ortasında solmakta
Akşamların üstüne yağmış kırılgan yağmurlar
Nefesini ısıtan bir yabancının avcunu ıslatmakta
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!