Nasıl istersen öyle dinle, bakın,
Dalların zirvesindeyiz ancak,
Yarı yoldan ziyade yerden uzak.
Yarı yoldan ziyade maha yakın.
Dönsek mi bu aşkın şafağından,
Gitsek mi ekaalîm-i leyâle?
Bizden daha evvel erişenler,
Ağlar bugün, evvelki hayale...
Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek,
Ağaçların seheri zirvesinde titreşiyor
Tuyûr-ı fâniye-i âlem-i tahayyül ü hâb.
Semâyı kaplayacak, şimdi, gâzeler gibi nûr
Zavallılar kalacaklar esir-i ufk-ı türâb.
Ve onların gözü eyler nücûm-ı fecre itâb
Kenâr-ı âba dizilmiş, sükûn ile bekler
Füsûn-ı mâha dalan pür-hayâl leylekler...
Havâda bir gölü tanzir eder semâ bu gece
Onun böcekleri gûyâ nücûmdur yekser...
Kalbim
Benim bir ormandı,
İsimsiz, asude,
Bir büyük orman;
Ve gölgelerinde revan
Olan hafi suların aks-i şevk-i müttaridi
Muzlim şeceristan arasında
Esrar ile yekpare münevver
Bir yoldur açılmış sana derdim.
Ka'ri bu kitabın gecesinde
Mehtabı seninçün yere serdim.
Şairdir şiiri anlatan
Şairdir seni tanıyan
Şairdir duyguları yaşayan
Şairdir size bakan
Her akşam üstü ufuklarda bir selâm ararım
Her akşam üstü uzak bir semâ-yi muzlimden.
Sükût ü zulmet olan bir muhît-i mü’limden
Doğar hayâtıma bir hicr-i dâimi sanırım.
Semâ, senin o zamân mâteminle, hüznünle
Münfail bir sema-yı giryanın
Zerdî-yi iğbirarı altında
Münkeşif bir hazan-ı nâlânın
Gird-bâdî-yi gam-nisârında
Soluvermiş, peride-reng-i bahar,
“Yakup Kadri’ye”
Bî-haber gövdeme gelmiş konmuş,
Müteheyyiç, mütekallis bir baş;
Ayırır sanki bu baştan etimi
Ömr-i ehrâma muâdil bir yaş! ..
Gölgeler(galip, yunus, akif, nazım, hayyam, haşim ve diğerleri…)
Galib dede vuslata yaslamış başını uyuyordu
Kelebek hala aşinasıydı mumun
Son için doğan her gün mutluluğuydu umudun
Aşkı gördüm
II
Görebilmek meziyettir her görünenin ardında aşkı
Aşk deryas ...
Patron bana msn ni vermen mümkünmü? bende şiir yazıyorum.