Bu cemâlde uyuyurmuydu bu müjgânın nemliliği, Gönül sarayında bu keder ne işlerdi? Yağmur mu yağdı , ey dilber, gönlün mü darlandı, Gönlüne yakışırmıydı bu keder?
İnci tanecikleri mi süzüldü çeşm-i hoş-nigahından, Yağmur damlası olup düşen her bir girye. Gönlünün köşesinde mi çiçek açtırmadı, Yağmura karışan bu dem izleriyle ıslanır mı?
Gökyüzüne bak, yıldızlarla dolu bir gece,
Hayatın büyüsü içinde kaybolur, umutla ve sevince.
İlk adım atıldığında hayatın sahnesine,
Rüzgarın melodisiyle dans eden yapraklar gibi.
Hayatın masalında yankılanan notalar,
Âh gönül! Doymadinmi şu ihanetlere
Şu yalancı dünyaya , şu yalan gözlere
Sen hiç pişman olmazmısın?
Kırılırsın, incinirsin ve yok sayılırsın
Bitmezmi şu kederin , kanlı âhın
Hayât bir serâb ki geçer âheste,
Ne bâki kalır dert, ne şâd bir beste.
Kaderdir bu, oynar cümle cân ile,
Her adımda düşer bir iz belde.
Bir dem güleriz, ardından âh eder,
Feleğin hilesiyle kahrolmuş bahtım,
Gam ile bürünmüş, virân oldu tahtım.
Ömrüm geçti ziyan, vuslat yok imkân,
Her nefeste elem, her adımda hicrân.
Hayât-ı fâniye bel bağlamış idim,
Bu mabud oldukların nîcedîr kì
Bu mazlum olâ
Şu cihân nəcə ağırdır kì
Senin gücün ne olâ
Gözyaşı dökerken bîçare yürek
Her damlasında bir umudu gerek
Sonsuz ufuklarda arar bir medet
Karanlık içinde bir ışık gözet
Hiçbir şeye sahip değiliz; beden bile emanet, ruh ise bir misafir. Zaman her şeyi alır, her şey yok olur; acılar, kayıplar, zaferler.. Hepsi bir avuç toza karışır. Büyük sandığımız dertler bile, anılarda küçülür, anlamını yitirir.
Birileri için yaşarız belki ama kimse için ölemeyiz. Kusurlarımızla öğreniriz, kusurlarımız kadar güçlüyüzdür. Hep bir huzur arayışı içindeyiz; nasıl olduğunu bile bilmeden. Bir boşlukta savrulup dururuz, hep eksik, hep yarım kalmış.
İnsan olmak garip. Unutmadan yaşamak imkânsız, alışmadan direnmek zor. Dünya katliam dolsa bile, insan ekmeği yarım kalana kadar susar. Yolumuz dümdüz, sonu karanlık. Yaşıyoruz, ama gerçekten yaşıyor muyuz? Yoksa sadece hayatta kalmanın formalitesini mi yerine getiriyoruz?
Bomboş bir odanın içinde yankılanan düşüncelerim var. Her gün kendime aynı soruyu soruyorum: Neden hâlâ buradayım? Sevdiğim bir renk yok. Eğer soracak olursan, mezarımın rengi bile anlamsız gelecek. Sahip olduklarım, bedenim bile, yalnızca geçici bir gölge. Neyin benim olduğunu söyleyebilirim ki? Kendi varlığım bile kiralıkken.
Kendimi övemem, büyük laflar edemem. Her "atlattım" dediğim şey, zamanı geçtikçe bir hiçliğe karıştı. Birisi için yaşayabilirim, evet. Ama kimse için canımı vermem. Kusursuz olmanın yolu, işlediğim hatalardan geçiyor. En fazla, hatalarım kadar güçlü olabilirim. Ama geriye bir şey kalmıyor; sadece özlem var, nasıl olduğunu bile bilmediğim bir huzura.
İnsan olmak ne garip... Yaşamaya devam edebilmek için unutmak zorundayız. Alışmak, uyum sağlamak, çalışmak, savaşmak zorundayız. Dünya bir kıyım alanı olsa bile, karnımız doyduğu sürece susarız. İnsan olmayı hiç sevmedim. Bir çıkışı olsa bu işin, hiç düşünmeden terk ederdim. Ama buradayım, bu çaresizliğin ortasında.
Sanki bir can yeli akar pınarlarından
Sanki bir Su misali çölde seraba
Bir kor ateş düşer kalbe
Buz gibi insanlar içinde
Mavi gökyüzü altında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!