Hasretin sürgün yemiş bir mahkuma benzer.Kavuşmadan ayrılmamış
Sevgili yerine Ravzasına sarılmak
Geceden daha karanlık özlemin
Elbet karanlık saracak ruhumu
Göz ucunda baskın yedi gönül
Gül kokusu sinmiş dergahında
Gözler görür ruh telaşa da
Kokun sınmış her adımda
Tekbir ile miraç yolun da
Nasıl anlatılır ki sevdan
Parmağımın ucunda kehribar kokusu
Senden gayrı kelimeler geçmedi gönülden
Dilde yüklü kelimeler de ya fettah ya rezzak
Ne hazmış mutluluğa esir umuda köle olmak
Yürek mangal göz kara elde tespih dilde fettah
Kabeyi gören gözlerde çığlıklar ürpertir yüreğimi
Çümleler yazıyorum gözlerim buğlu
Ahh saklı düşlerimin firari mahkumu
Gülüşüne ömrümü böldüğüm
Gülümse göremesem de hissedeyim...
Usulca seslen duymasamda
Her şey yok olup gidiyor...
Zamana tutsak ömür..
Ateşe atılan kömür..
Dudaktan çıkan söz..
Yolunu bulan su..
Ferini yitiren göz..
Bir yer vardı hayalimde gezinen.
Eski bir Antep evi...Eskilerden.
Zamanın vurduğu ağaç gölgeleri.
Yıkılmış bir yedi veren asma bağı.
Esaret kokuyor sokak lambası
Aşkın narı ateşi ta bağrıma düştü,...
Ahım içden yandı gülüşüme düştü..
İmdadıma yetiş aşkı bakışın eyvah...
Çaresiz kalıp aciz dediler karanlıkta
Yansın bağrım sönmeye gözlerin derim...
Gülüşün diyorum gülüşün
Sonsuz bir aşka kalkışmakta
Rotası notası belli olmayan
Kim bilir kaç asır daha girecek ruyalarıma
Senli düşlerin kızılı ufukta
Bir bakış bin yoruma yük
Dünya gördüğün kadar büyük
Şayet yoksa hayallerin
Nefes almak olur sana yük
Bülbüle kuş deme gülün dalı inçinir
Hasretin diriliştir gönül bağında
Gönlüme buz döker çöl serabında
Hasrete dert etme çul pazarında
Kul bu yandıkça çilede pişer



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!