Koca okyanusları aşıp da
Bir kaşık suda boğulanlara
Şaşırmak hataymış.
Boğulunca anlıyormuş insan
O bir kaşık suda
Ne fırtınalar koparmış…
Geçmişimizden, günümüze akanlar,
Tepemize inen çığ gibiydi.
Buğday tanesinin kaderiydi,
Dostum, Payımıza düşen.
Karın sularıyla yeşerdik,
Börtü, böceğe yem etmeden,
Yıllarca çelik çomak oynamışız
Farkında olmadan
Bir ulu çınarın gölgesinde
Yıkılınca anladım ki;
Ne güneşin altında kalmışız
Sahil de oturup seyrederken denizi
Ya da çimlerin üzerine uzanıp gökyüzünü
Seninle yan yana,
Uçsuz bucaksız gelirdi dünya.
O kadar büyürdü ki gözümüzde
İkimizde yok olurduk adeta.
Önce;
Depremler oluyor içimde
Duygularım, hayallerim
Bana dair ne varsa yıkılıyor
Kırılıyor tutunduğum dallar
Köklerinden sökülüp devriliyor
Kendi ellerimizle çizmedik mi?
Etrafımızı çepeçevre saran,
O aşılmaz sandığımız çemberi.
Ve yok sayarak yaşamadık mı?
Çemberin dışındakileri.
Ruhumun derinliklerine düşen
Koskoca bir soru işaretiydin
Bir boşluk ki dolsun diye
Haykırışlarımın cevabıydın
Dualarımın karşılığı
Sesimin duyuluşuydun.
Okyanusuna kavuşma derdinde
Bir su damlası gibi
Çırpınırken kollarımda
Bırakıp da beni
Gitme demiştim.
ıktım can evimin duvarlarını açtım aleme,
Anladım ki; ten kafesi içinde gönül virane,
Geceler boyu çapalayıp güller ektim bahçeme,
Demet demet derleyin de, dallarını kırmayın dost.
Gök gürledi, yağmurlar yağdı rahmet indi serime,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!