Yanımdan geçip gittin belki görmedin bile
Bir selama esirdim bir merhabana köle...
Varsın düşürsün beni bu arsızlığım dile
Devam etse de alem beni meczup sanmaya
Seni sevdikten sonra vaktim yok utanmaya
Merak etme sevdiğim görsen yine tanırsın
Birazcık değişse de, yüzüm bildiğin gibi
Baksan; ya İnce Memed, ya Köroğlu sanırsın
Yine hep uğraştayım, özüm bildiğin gibi
Kader kökten budadı sarıldığım son dalı
Boşuna uğraşma, boşa yorulma
Bıraktığın yerde değilim artık
Bulamadığında bana kırılma
Bıraktığın yerde değilim artık
Ey benim gönlümde onmayan yara
Kokun var ıtırda, leylakta gülde
Toprakta kökümsün, dalımda çağla
Güleceksen eğer özünle gül de
Ağlıyorsan benim gözümle ağla
Seninle son buldu çektiğim cefa
Küçük kıyamettir gittiğin gece
Ardından ölürüm; çıkmam sabaha
Ne bir muamma bu, ne de bilmece
Ben, beni bilirim; çıkmam sabaha
*
Ah gözümün nuru başımın tacı
Anlarım ki bir başka bekleyenin var senin
Arada bir saatin kaç demen yeter bana
Merak edip sorarsam kim diye bekleyenin
Uzatmadan hercaim; hiç... demen yeter bana
Azeri, Türkmenim, Özbek’im beyler
Dostlarım kısaca Türk diyor bana.
Dünyada eşsizim, ben tekim beyler
Dostlarım kısaca Türk diyor bana.
Çin Seddi’ni Çin’e kurduran benim
Sorular birikir bütün gün önce
Geceye sevk eder her bilmeceyi
Ufuk çizgisini güneş öpünce
Gece beni bekler ben de geceyi
Her akşam gündüzü kollar pusuda
Sonra cana gelir naçar geceler
Güneş yavaş yavaş boğulur suda
Siyah kefenini açar geceler
Sanma ki bir nebze seni unuttum
Eyvallah; aklına koyduğunda gel
Sevmedim kimseyi sözümü tuttum
Zaman eşkıyası soyduğunda gel
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!