Bulutlar üzerimde kaybolmuşum
Yelkenlim uçsuz bucaksız diyarlara
Gidiyorum pusulam yok
Gidiyorum güneşin ardına
Mavi bir derya her yanımı sarmış
Dinliyorum yunusların şarkısını
Rüzgâr alıp götürse beni,
Engin dağların zirvesinden düşsem…
Sarı buğday tarlalarının arasından süzülsem…
Ya da çiçeklerin tozunu saçsam…
Ağaçların yapraklarını titretsem…
Bir kuzunun tüylerini kabartıp,
Kimse yoktu ikimizdik
Kan kokulu şarkılar söyledin bana
Gözlerim olmayan sana değdi
Fark etmedin
Beynimde ki bütün imgeler
Sivri uçlu birer iğne olup
Bir güneş parlar uzaktan,
Yüzün görünür gölgesiz
Öyle ki güzelliğin…
Ve coşuyor dalgalar,
Göklerin sessizliğinde,
I
Yağmur ülkelerinde ışık doğmaz
Kırılır her bir damlada süzülen renk
Karanlık bulutlar soğutur göğü
Günahtır ışığı aramak.
Yeşilin tadını severdin sen,
Çayın soğumasını beklerdin kesmek için,
Yudum yudum koklardın fıstıklı dondurmayı,
Bir bıçakla ikiye katlardın hatıraları.
Sonra bölerdin geçmişi geleceğe,
Üzerimizden kumlar geçerdi,
Şarkı söylüyorsun usulca
Dinleniyor ruhumun kulakları
Hiç duymadığım mükemmelliği tadıyorum
Dilimde mutlu çiçekler
Solan baharın anısı geliyor
Ve gün batımının yıldızı
Bir çöl vahası sevdim
Gittim hayal ve gerçeğin yolundan
Susuzluktan kavrulur haldeyim
Şans dedi mavi gökler
Zarlar yuvarlandı
Serap mı bilemem
Geçmişin ayak izlerini,
Geleceğe taşıyorum.
Yüküm ağır ve ağırlaşıyorum.
Yıkık şiirler teknesindeyim.
Nereye baksam yarım mısralar
Ateşten bir tomurcuğun,
Büyüdükçe taç yaprakları,
Küle döner yavaş yavaş...
Toprağı griye boyayıp,
Savrulur dört bir yana...
Tekrar sürgün vermek için,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!