Ölgün yıldızlar altında,
Konuştuğumuz o cinayet günü,
Ateşli sert sözler söylerken,
Hiç inanmamıştım beni öldüreceğine.
Kargalar sessizdi hava bulanık,
İçimde bir yerde bir şey kırıldı.
Tükenmiş kalemim doğruldu
Mat ve solgundu
Yorgundu
Dimdik durdu
Işıltısı bile kesen kılıçların karşısında
Kahkaha attı saklanan sır
Ey hükmümü veren!
Kazılmış hazır duruyor makber.
Gel seninle son kez oynayalım
Dağlardaki çocuklar nasıl güler?
-ki sen yoksun ya artık,
-ki aldın götürdün ya bir yanımı,
-ki paylaşmayacağız ya hiçbir şeyi,
-ki parçalayıp böleceğim göğü de ikiye,
Senin ki senin, benim ki benim olsun diye...
I
Esrik bir ısırık aldım
Çıtır çıtır yanan şömineden
Ellerim kristalleşti.
Gözümün biri, oymalı tavandan süzülen tülde,
Gözümün diğeri, menekşe süslü pencereden görünen,
Kanlı bir deniz coşuyor
Kuşlar yıkanmaya korkar
İçinde bir ben yön arıyor
Kanıyor kıyılar
Beni arıyorsun.
Tüm sessizliklerde ben varım.
Herkes sustuğunda beni duyarsın.
Uzaklar seni benden koparamaz.
Gözlerin göğe baktığında düşen yağmur benim.
Gözlerin yere baktığında topraktaki tohum benim.
Ellerimle kazdım bir mezar
En derinlere kadar
Kararıyor indikçe sarı toprak
Tırnaklarım oldu simsiyah
Bin bir taşı söküyor parmaklarım
Serin serin tenime değiyor
İşgal altındayım,
Bir muharebe hayatım.
İnsanların sesi bomba,
Teması ise süngü.
Ellerime dokunuyorlar, bıçak kesiyor,
Kan akıyor toprağa.
Sus! Kendimle birlikte gömdüğüm o adı kullanma!
Bana 'Deli' diyebilirsin. Çünkü Aklın fecrinden geçip o makama eriştim.
Sus! Daha sözümü bitirmedim.
Sonra Ellerim göğe bakındı. Gözlerim ellerime.
Tanrım, her saniye bir gözyaşıydı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!