dalgaların sonsuz tınısı
açık bir gökyüzü
alabildiğine dingin güneş
suyun ve köpüğün uyumu
esrik bir kadın gibi öpüyor ölüm
ağulu zamanlar bırakarak anlağımda
en çok eğlendiğim an, bir dönme dolabın ucunda
duruyor bedeni çürüten toprak
ben en çok seni sayıyorum ömrüm
Önce gözünden düştüm
Sonrada aklından
Ne yavaş ne de hızlı
Zamansız...
Zaman birimini yitirmiş
Ne güzeldi ellerin
Ne güzeldi parmakların
Bana dokunurken eskiden
Ne de güzel dokunurdun
Dokunduğunda ben
marşandizdeki değerlerde mihenk
sağduyusuz yaklaşımlara kanmaz
kaldır pabuçlarını yürürken
kıvılcım saçıyor sürtünme kuvveti
kaldır dudaklarını sözcüklerden
gemiler kalktı durmadan fidanlıkdan
güneş karanlık yol boyu gürbüz
ağıtlar yakıldı gelenin ardından
kimse bilmedi neden yağmur
kimse bilmedi neden deniz
kimse bilmedi neden buhar
örselenmiş zamanlar geçiyor,
bizse dönüp bakmıyoruz bile
.......geride kalanlara,
ihtiraslarımızda kavrulurken
......gözlerimize kadar gömülmüşüz
...............aynazlara,
bu günlerde mevsim
sonbahardan kışa döndü
hava bir hayli soğuk
yapraklardaki yeşil
yerini sarıya devrediyor
ah derin düşlerime somya
kaç ayin eskittim sana kavuşmaya
kırılgan güzlerden arda kalır elem
bir ölü bedenden daha ne bekler aşk
insan kaç kez
...bir hayaletin önünden geçer
ömrün yatağında akarken
......bilinç tayftır
süzülüşü derin
.......duruşu saydam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!