Ahmed Salih Yiğitoğlu, ilahiyatçı yazar ve edebiyat dünyasının genç ve gelecek vaad eden şairlerindendir.
Ey nefs-i emmare, azad et hemen beni,
Güldürmeyeceksen toprakta istemem gülmeni...
Gidiyordum bırakıp ardımda her şeyi,
Bir ayak sesi duydum dönmeden köşeyi.
Sordu, nefes nefese kalmış, terler içinde
Ne o vaz mı geçtin, biletin cebinde?
Olmadı dedim başımı öne eğerek,
Bana yeni çevre, yeni mekan gerek.
Seni aradım yıllar boyu ruhumun parçası,
Vicdan evimin penceresi, günahımın bacası.
Nerde kaldın, gelemedin bir türlü hayatıma,
Bekledim, hayalin fısıldadı usulca kulağıma.
Bu kadar acz ile kaldırdığım ellerim,
Ya Rab, huzuruna nasıl duasız gelirim?
Kalmazdı tabi onun ile pasım, tozum,
Ne yaşadımsa geçti hepsi, kaldı ruhum.
Yahu, sabır dediğin ateşten gömlek,
Giyersen yanacaksın; yanarken giyecek...
Ondört asır önce bir gece Amine’de gözler,
Dirildi bütün kainat, secde etti melekler.
Açıldı gök kapıları, gün doğdu her yere,
Çünkü rahmetti O, bütün alemlere.
Yetim kalmıştı doğmadan evvel,
Başlar yerde, ayaklar bir, dillerde sena,
Edeb var bu gönüllerde, omuzlar düşük.
Minareden gelen yüce emir, gür seda,
Saflar sık, hareket muntazam, komut büyük!
Yaklaşırken hızla hazin bir sona,
Bakındım bir o yana, bir bu yana.
Ne dayım vardı yanımda, ne teyze ne hala,
Masadaki saatim durmuştu, üçe beş kala.
Şair yalnız; döker içini geceye,
Bir güvercin hâli var, sanki üzerinde.
Hem biraz ürkek, hem biraz sabırlı,
Anlaşılmaz derdi, heyecanı derinde.
Girdin gönlüme, hislerime takıldım önce,
Eskisi gibi olmayacaktı, demiştim.
Ben derdimden ağlarken, güldüğünü görünce,
Demek ki aynı yoldan gidip gelmiştim.
Bilemedim kalbinde ne vardı, anlatmadın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!