1-
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Bir bakışki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Devamını Oku
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
“Ah’lar Ağacı”: Bir Kadının İçinde Büyüyen Hüzünlü Orman
Didem Madak’ın Ah’lar Ağacı adlı şiir kitabı, sadece bir şiir toplamı değil; kaybedilmiş çocuklukların, eksik kalmış anneliklerin, aşk diye yutulmuş sancıların ve her kadın kalbinin kıyısına ilişmiş bir sızı atlası gibidir. Bu kitap, bir kadının kendi içinin gövdesine çizdiği yaraların günlüğüdür aslında. Ve o yaraların her biri, birer “ah” olup kök salmış bu ağacın dallarına...
Didem, bu kitapta “ben artık uslanmış bir melankoliyim” der gibi yazmaz. O hâlâ isyan eden, hâlâ kızan, ama en çok hâlâ seven bir sesle konuşur. Şiirlerinde hüzün sadece bir duygu değil, neredeyse fiziki bir varlıktır. Tül perde gibi sarkar dizelere, annenizin çeyizinden kalma sararmış bir mendil gibi kokar sayfalarda.
“Ah’lar Ağacı” bir hatıra defteri değil, bir iç kanamasıdır.
Madak, annesinin ölümünü yazarken yalnızca bir kaybı anlatmaz. Annesizlik üzerinden tüm kadınların içindeki eksik dişliyi, yamuk oturan duygusal teraziyi dile getirir. “Bana annemi geri verin!” diye haykırmaz, bunun yerine annenin yokluğunu bir saksı çiçeğinin soluşuna benzetir; görünmez, ama hissedilen bir ölüm biçimi.
Didem’in kelimeleri “zarif” değildir aslında. Kimi zaman kaba, kırık, yamalıdır. Çünkü onun şiirinde estetikten önce gerçeklik gelir. Bu yüzden Ah’lar Ağacı’nı okurken, bazı dizeler insanın içine cam kırığı gibi batar. Çünkü biz biliriz: O kırıklar bizim içimizden de geçmişti bir zaman.
“Ah’lar Ağacı’na asılıyım ben,
Mevsimlik değilim hiç,
Gölgesi olan bir hüzünüm artık...”
Bu dizeler mesela, sıradan bir yalnızlık anlatımı değildir. Bu, Didem’in yalnızlığı sahiplenme biçimidir. Hüzünü artık bir elbise gibi giymesi, onunla yaşamaya alışmasıdır. O yüzden bu kitap, ağlamaktan yorulmuş kadınların baş ucunda durur hep. Okunmaz, içilir. Tıpkı eski sevgiliden kalma bir şarkı gibi.
Kitapta aşk da vardır, ama öyle fuşya rujlu, tül etekli bir aşk değil. Tozlu camlarda unutulmuş bir aşk. Bazen bir kek kalıbı gibi sıcak, bazen bir mezar taşı gibi soğuk. Didem’in aşkı beklenmez, yaşanmaz, anlatılmaz. Didem’in aşkı hep yarım kalır. Belki de bu yüzden daha gerçek gelir insana.
“Ah’lar Ağacı”nda Didem Madak, hayatı bir çocuk oyuncağı gibi kırar, sonra onu kendi elleriyle yapıştırır. Yapışkan tutmaz çoğu zaman. Ama o eksik yerler, şiirin en sahici noktası olur. Çünkü hayat dediğimiz şey, zaten eksiklerle tamamlanan bir yapboz değil midir?
Bu kitap;
çocukluğunu arayanlara,
annesini özleyenlere,
aşka küsüp yine de kalbiyle yaşayanlara,
bir köşede susup dert büyütenlere,
ve en çok da “bir kadın nasıl ağlar?” bilmeyenlere yazılmıştır.
Didem Madak, Ah’lar Ağacı ile sadece bir kitap değil, bir kadın yasını bırakmıştır arkasında.
Her şiir bir mezar taşı gibi durur kalbimizde.
Ve biz okudukça,
her ah,
yavaşça yaprak olur,
gökyüzüne doğru düşer...
Ah...
Bir Arap şairi şöyle demiş,
Savaşta yenilen halkına,
Ağlamayın, ağlamayın, acınız azalır
Yüreğinize emeğinize sağlık.Siirinizi okumaya başladım her bı dize bittiginde çok uzun bırakayım desemde beni daha fazla içine alarak orada anlatılan hikayeye katti sonra şiirin içinde ben kendim hikaye katıldım son cümlesine kadar yaşadım son cümle bittiğinde içimde hem hüzün hemde çok güzel bı mutluluk kaldı..tşkler tekrar yüreğinize sağlık.
Seni çok seviyorum sevgilim. Bir türlü olduramadık. Yine de Muğla'da deniz kenarındaki evimizde senin elini tutarak öleceğim günü bekleyeceğim. Zamanın çok hızlı geçtiğine seni de inandırdım nasılsa. Hoşça kal.
Ne boş atmış ya
Okunması bile acı veriyor. Muhteşem şiir. Tüm yüreğimizle okumalıyız. Şairi kutluyorum...
oha ne kadar uzun ama gerçekten çok güzel
Çok güzel yazmışsın.
Dökmüşsün içini mürekebe.
Okundukça bu şairin sözleri, nem bırakır mı gözlerde.
Bilirim artık yosun, AH da çekemezsin.
Rahmet okumaktan başka, yapılacak yoktur başka.
Ah...
...
Vadesi dolan iç sesler şiir oluyor,
Dolmayan maraz...
Yatırıyor bir kaç gün,
Aklına bu şiir geliyor, sonra bir ses olsa diyorsun bu şiir manzarasını tamlardi.
Açıyorsun cila niyetine Ah'lar Ağacı ardından "Değme Felek/ Sabahat Akkiraz"
Manzara tamlaniyor,
Yine de yaşıyoruz diyor insan şükürle, ne haz!
Ah gözyaşımdan düşerken
ölüm neden erken sana
keşke daha çok ah edeydin nergis nefesli Dünyana
Hayatta olsaydın keşke
ah etmezdim sana.
Rahmet ve Cennet duamızla.
Bu şiir ile ilgili 36 tane yorum bulunmakta