Ağrıyan yanlarımı sende bıraktım
Ne olur çek çıkar beni bu karanlıklardan
Tuz basmadan yaralarıma,
Ağzımın kuruduğu gecelerde
Bir bardak su gibi gel
Her eylül sonrası
Aşkına küstüğüm caddelerde
Yürüdüm yorgun adımlarla
Kimseye kırılmadan kendimden başka
Hangi dökülen yaprağını ezmişti ayaklarımız
Kederi yüzüne vurmuş eylül akşamının
Güneşin son hükmüdür denizlerdeki
Doğuşudur yapraklarının sarısına yağmur suyu bulaşan
O hüzün mevsiminin
Bu vakitlerde sararırsın sen hep
Hep bu vakitlerde çalmışlardı aşklarını
(Yahut bırakmamışlardı sana çalınacak bir aşkı)
Şimdi nerede görsen o ateşi
Kaçıyorsun patlamaya hazır bir dinamit gibi
Ne zaman bir çift el uzansa ellerine
Korkuyorsun tutmaktan o sıcacık beyazlığı
Tutulmaktan daha doğrusu bir imkansıza
En çok kederine vurulmuştuk biz o aşkın
Nefes almayı bile şiirleştiren güzelliğine
Karanlığa sızan ince bir ışık gibi duruşuna
Şimdi en çok da unutmak koyuyor adama
Unutulmaktan da çok
Boğazım düğümlenmeden söyleyebilmek
Hüzün makamındaki o şarkıyı
Kısacası korkuyorum ben aşık olmaktan
Aşksız geçecek bir ömürden korktuğum gibi en az...
Kayıt Tarihi : 24.5.2005 17:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Suna Doğanay
Korkuyorsun tutmaktan o sıcacık beyazlığı
Tutulmaktan daha doğrusu bir imkansıza'
Oysa Şair imkansıza aşıktır diye bilirim, özenle besler büyütür imkansızını, korkmaz aşık olmaktan 'Ağzımın kuruduğu gecelerde
Bir bardak su gibi gel ' diye yakarır...yüreğine sağlık yine tam on ikiden vurdun şairin çıkmazını...
Kederi yüzüne vurmuş eylül akşamının
etkileyici...
İlk demleridir güzün
Bir şarkı mırıldanırım
Makamı hüzün...
Tebrikler,sevgiler Melih
TÜM YORUMLAR (4)