GELİN AĞAÇ DİKELİM.
Gelin ağaç dikelim,
Doğaya can verelim.
Yıllar geçtikten sonra
Meyvesini derelim,
Doya doya yiyelim.
..
Bir yanı uçurumdur sevdanın...
Ve her uçurumun kenarında..
Küçük bir ağaç vardır...
Küçük, ince dalları olan bir ağaç...
Her düşecek gibi olduğunda...
Tutunmaya çalıştığın...
Ha kırıldı ha kırılacak dediğin...
..
Baltaya alet olmuşsa ağaç
Ağaç değildir artık
Saptır
Paraya adanmışsa bilim
Kul olmuşsa bilim adamı
Adı üstünde
Ka/sap’tır
..
AĞAÇ
Dünya, bir ağaç
Bizler, filizleniyoruz
Sonra büyüyoruz
Meyva veren, veriyor
..
DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ’NDE
Sabah uyanınca bak dört bir yana,
Beş Haziran Dünya Çevre Gününde.
Yok edilen yeşile yana yana,
Beş Haziran Dünya Çevre Günü’nde.
..
Ey ağaç!
Küçücüktün.
Şimdi büyüdün.
Beş katlı apartmanla yarışa girdin…
Sen kazandın!
Şimdi ben;
..
Sen üstüme' basmadan önce ben'gökyüzu maviydi ağaç yeşil! Sen gitmeden önce ben çocuktum'inanirdim sevmelere'seni sevmeden önce ben kadindim'sevdim ve öldüm'yarınlarda
..
Ağaçlar son baharda yaprağını döker ya
Bizim aşkımız da böyle oldu
Kışın sessiz bir uykuya daldı
Baharla yeşerdi taze filizler
Bu ağaç artık yaprağını dökmeyecek
Bir selvi ağacı gibi yemyeşil
Her mevsimde taptaze büyüyecek
..
Gözlerinle güldün bana çözdün kördüğümü
Gözlerin bilmez ama seni nasıl gördüğümü
Güneşe baksa bile yorulmaz ve yaşlanmaz
Ateşle deli gönül yanarsa da arlanmaz
Gözyaşımla büyütüp ağaç ettim aşkını
..
AĞAÇ
Ansızın devriliverir, ormanın güzelliğinde,
Kusursuz, muhteşem, mağrur ve bütün, kibri ile
Uzanıverir içinin çürümüşlüğüyle, nadide bir ağaç…
Ay, güneş, yıldızlar gökyüzünde asılı... Bulut bazen ateşli kırbaç
..
Bir ağacın serüvenin son bulduğu bu gün bayağı bir çalışma oldu, Korhan için.
Yaklaşık iki yıldan beri dünyanın krizde olduğu, Avrupanın kemer sıkmaya devam ettiği bu günlerde yaşamının kıyısında olan bir ağaçta bahçenin nadide bir köşesinde bulunuyordu: Bu ağaç sert kabuğu, sert yapısı ve cüssesi ile yılların yıpratarak ihtiyarlattığı bir geniş yapraklı uzun dallı kayısı ağacı idi. Tahminen dedesi onu 1920 lerde dikmişti ve o iki bina ve onlarca çeşit ağacın üzerinde yer aldığı ondört dönümlük, üst tarafından tali bir yolun alt tarafından ise yaz ayları dışında her daim akan bir derenin bulunduğu, yağmurlarla karların yıprattığı duvarlarla cevrili orta halli bir bahçede yaşamaya koyulmuş bu güne kadar gelmişti.
Hey gidi yıllar hey: bu zamana kadar başından neler neler gecmiş, ne badireler atlatmıştı. Ömründe kaç bahar çiçek açmış, kaç yaz meyva vermiş ve sararıp solarak geçirdiği kaç sonbahardan sonra beyaz gelinliği altında kaç çetin kış geçirmişti. Toprağın üstünde heybetli varlığıyla kollarını enginlere ulaştırmak istercesine dört yana, semaya açarak güneşi selamlamış, esintilere karışmış, hoyrat rüzgarlarda dans etmiş köklerini saldığı toprakla bir dostluğun hikayesini sürmüştü.
Her senesinde, her evresinde bir hayatın, bir güzelliğin, bir nazendeliğin, bir cömertliğin, bir tatlılığın ve hoşluğun hatta hayatı süsleyen hüznün en güzel portrelerini, paha biçilmez güzelliklerini sergilemişti. Bağrının üstündeki yerlerle kuşlara, tende dokunaklı ve ferahlatıcı bir etki sağlayan gölgesinin serinliği ile ve o tadı damaklarda yer eden yumuşak meyvesiyle insanlara ne yaşamlar ne nimetler sunmuştu. Hatta bazı dallarında kaçamaklı sert gaga darbelerinin tak tak taktak taktaktak tak sesleriyle, sağa sola ürkek bakışlarını savuramadan çalışamayan, tehlikelere karşı temkinli duran ağaç kakanlara, o kafası renkli kuşlara, sonunda ince derin ve yuvarlak bir yuva dahi bırakmıştı.
Korhan bu yuvaların birinde geçen yıl kışlayan bir çift sıvırcık ve ilkbaharın ilk günlerinde uçma özlemiyle ciyaklayan iki de yavruya rastladı. O vakit ne kadar da bahtiyar olmuştu.yavruların ciyaklayışında tatlı bir hayatın başlangıcına şahit oluyor, yuvanın etrafında durmadan pır pır eden sıvırcıkların bu mutlu yaşamına dahil oluyordu. Hayata gülümsemek ve büyümeye çırpınmak ne güzel şeylerdi. Fakat bu ağaç sakinlerini, sıvırcık sürülerinin olgunlaşan dutlara toplandığı günlerden sonra; yavruların özgürlüğe uçmaya, kanat çırpmaya başladığı günlerden sonra bir daha da göremedi. Demek onlarda kaderlerini, yüzlerce hatta binlerce sıvırcık kuşlarıyla birleştirip yer yüzünün uçmaya değer bir çok parçasını geride bırakarak, uzaklara, buralardan çok uzaklara birlikte uçmaya karar vermişlerdi. Belki de özgürlüğün verdiği çılgınlıkla hayata adım atan bu kuş yavruları annelerinin ardı sıra nereye, hangi maceralara koştuklarını bilmeden uçup gittiler.
..
Meyva vermeyen bir agac kadar
Faydasiz olsun bu yazdiklarim.
Dallarini meyvasina tamah edip
Kimse tasa tutmasin.
Bu yazdiklarim cok budakli, cok bukumlu
Bir agac kadar faydasiz olsun.
O zaman marangozlar
..
Ağaç olsaydım
Sulamazlardı beni
Gene de açardı çiçeklerim
Ümit, ümit ilkbaharda.
Dallarım olurdu saçak, saçak
yapraklarım, bahçeleri saracak
Tatlı, sulu meyvalarım
..
Bebek idin beşiğimde yatırdım
Çocuk idin kızağımda kaydırdım
Okulunda sıra oldum yazdırdım
Ağaç dile geldi böyle söyledi
Yakman için ufak ufak kırıldım
Möble için tam ortamdan yarıldım
..
Dağlar kırlar ağaçla dolsun,
Yurdum şenlensin yeşil olsun.
Yaşayan canlılar zevk alsın,
Haydi gelin ağaç dikelim.
Yakma kardeş ormanlar güzel,
Hava su gül çiçekler güzel.
..
İnsan bir ağaç gibidir
Tohum gibi ekilir toprağa
Yeşerir filiz verir
Sevdiğiyle evlenir dallanır
Anne-baba olur
Çocuklarına gölge gibi
Kollarıyla bürünür yaprağa…
..
Doğanın vergisi yeşil ağaçlar,
Oksijen kaynağı kutsal ağaçlar,
Yaşam veren, yaşamın tek parçası
Can çekirdeğinde gizsel ağaçlar...
Atalarım ağaçları kesmemiş,
Ormanları kesinlikle yakmamış,
..
nedense acmiyor gonlumde ki guller
mevsimi gelmeden solan sumbuller
nesesi olmayan garip bulbuller
kuruyup yok olan agac misali
yapragi kurumus cinar gibiyim
icin,icin kaniyor yaram be gulum
..
İstedim Venedikte bir ağacım olsun
Dedim ağacım kayısı olsun
Üzerinde güzel renkler olsun
Dostlar hatırlasın, hatıram olsun
Ağacın üzeri meyvelerle dolsun
Meyvelerden yiyenler mutlu olsun
..