AĞAÇ ŞİİRLERİ

AĞAÇ ŞİİRLERİ

Arif Nihat Asya

Çocuk, çok sevdi ağacı...
Verirdi ona, her kış
Çiçekleri olaydı!

Ağaç, çok sevdi çoçuğu...
Öperdi altın saçlarından
Dudakları olaydı!
..

Devamını Oku
Ahmet Haşim

Gün bitti. Agacta nes`e söndü.
Yaprak ates oldu, kus da yakut;
Yaprakla kusun pariltisindan
Havuzun suyu erguvana döndü
..

Devamını Oku
Nazım Hikmet Ran

Topraktan ateşten ve denizden
doğanların
en mükemmeli doğacak bizden...
..........
..........
......... ve insanlar ellerini
korkmadan
..

Devamını Oku
Melih Cevdet Anday

Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adini bile duymamış
Allah’ın isine bakin

Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, kari
..

Devamını Oku
Cahit Irgat

Ağacım, dört kol çengi kıyamet
Her dalımda bir memleket
Uzar kollarım uzar
Taşımda toprağımda bereket
Köklerimden başlar hürriyet
Bana çarptıkça anlar
Yağmur yağmur olduğunu
..

Devamını Oku
Aşık Veysel Şatıroğlu

Cümle ağaç uykusundan uyandı
Giyinmiş donunu yeşil atlastan
İrenk irenk çiçeklere boyandı
Gidermiş kederi kurtulmuş yastan

Bahar gelir dağlar bağlar süslenir
Yel değmezse coşar dallar uslanır
..

Devamını Oku
Ahmet Haşim

Soğuk bir kış günü, karanfil almak için çiçekçi dükkânına girdim. Tatlı bir yaz hararetiyle ısıttırılan bi yerin havası, nibâti usarelerin hafif, sert ve yeşil buğulariyle dolu idi. İstediğim çiçeklerin destelenmesine kadar, bana gösterilen sandalyede oturdum. Mes`ut bir insanın hayâl evi gibi, iklim, mevsim, yer ve zaman dışında meyl ve hevesin arzu edebileceği her türlü renkte otlar, yapraklar ve çiçeklerle dolu olan bu âdeta sihirli dükkânda sessiz bir hayat ile nefes aldığı hissedilen karanlık yapraklı, bodur bir hurma ağacından başka hiç bir şeyle meşgul olmadım. Hayâlim, sanki âciz bir sinekti ve nebatî örümcek onu birden ağlarında avlamıştı. Hareketsiz duran haşin ağaca baktım ve düşündüm: Bir limonlukta hapsedildiği için, uzaklarda kalan diğer hemcinsleri gibi, öğle güneşlerinde sıcak toprağa gölge salamayan, yağmurlarda ıslanamayan, fırtınalarda sarsılmayan, semayı, yıldızları, ayı görmeye görmeye unutan şu ağaç, bulunduğu köşede acaba mes`ut muydu? En hakîr ottan, en muhteşem çınara kadar her nebatın muhtaç olduğu hava ve ışıktan, kuş ve böcek ziyaretinden mahrum olarak, bu ağacın soba harareti ve insan nefesiyle yaşamaktan mes`ut olabileceğine hükmetmek için kendimce makul bir sebep bulamadım.
Nebatların zekâsı hakkında büyük Maeterlinck`in anlattığı akıllara hayret verici müşahedelerden sonra, bir ağacı mes`ut veya muztarip tasavvur etmekte hiç bir garabet kalmıyor. Varlıkların sükûtuna aldanmamalı! Muztaripler yalnız ‘‘muztaribim’’ diye bağırabilenler değildir. Bilinmez niçin, acıya hayat katan kudret, insandan başka hiç bir mahlûka acının sırrını açıklamak imkânı vermemiştir. Her mahlûk, hayatın kanlı yollarında, boynuna geçirilen ve sesini boğan bir ağır ‘‘sükût’’ zincirini sürükleyip yürüyor. Hiç bir beygir, hiç bir arı, hiç bir sinek, başının ağrıdığını veya midesinin bulandığını bize söyleyememiştir. Fakat bu cinsten bir ıztırabın gözü, başı, ağzı olan bir mahlûka yabancı olabileceğini sanmak ne merhametsizliktir. Rüzgârlı, karanlık gecede, bahçenin ağaçları, vahşi gürültülerle hışırdıyor; bu ağaçların niceleri kırılan bir dalın yarasiyle kanıyor, niceleri gizli bir böceğin zehiriyle için için ölüyor, niceleri can çekişmekte, niceleri anlaşılmaz acıların kıskacına yakalanmış, kıvranmaktadır. Fakat bunu hiç kimse bilmiyor, çünkü rüzgârlı, karanlık gecede hepsi aynı gürültü ile sallanıp hışırdıyor. Çöllerin serbest bir ağacı iken, ırsîbir terbiye ile, yavaş yavaş ateş kenarında yaşamaya mahkûm uyuşuk bir kedi zilletine indirilmiş, bu şimdi çiçeksiz, meyvesiz, aşksız ağacın her dokusu, duyulmak için ağız ve sesten başka bir şey istemeyen bin karanlık feryat ile dolu olduğunu pek muhtemel gördüm.
Dar saksıya gömülen kısa kütükten çelik süngüler gibi fışkıran yapraklar, korkunç bir ıztırap ile gerilmiş büyük bir elin bana doğru uzanan sert parmakları gibi göründü ve demir kafes arkasında yatan hasta arslanın sıtmalı, büyük, sarı gözlerini andıran nebatî gözlerle, mahbus ağacın bana bakmakta olduğunu, tüylerim ürpererek düşündüm.

Gurebâhâne-i Laklakan
..

Devamını Oku
Cahit Koytak

Sen avcı sen geyik sen orman
Yaklaşınca bütün kuşlarını birden uçuran
Sen tılsımlı söz ağacı
Tırmanıp en yüksek dalından kopardım

Bu mahcup tiz sesli kavalı
Alevli rüzgarlı dalından
..

Devamını Oku
Ante Popovski

Kırmızı kerpiçten eski duvar üzerinde duruyor biri
ve bakıyor denizden başlayan bir yolun nasıl
başka bir denize doğru uzayıp gittiğine.

Yol dümdüz ve kendisiyle ilgili her şeyden haberdar.
Kendi geometrisi, kendi belleği, kendi rüzgârı var
bir daire çizercesine birbiri üstüne gelen toynak izlerinin,
..

Devamını Oku
Ahmet Ada

Akşam mı oldu bir yanım göçük
Rüzgar tırpanlar geldiğim patikayı
Eğreltiotları sarmaşıklar hüzün
Kuşlar uçar çalılardan bulana dek
Bir başka kuşu, umuttur bu çatılarda

Umutla beslerim göçük yanımı
..

Devamını Oku
Aşık Reyhani

Bekle ağaç meyve versin
Taş ondan öteye başlar
Mevsim sonbahara ersin
Kış ondan öteye başlar

Üç kapıyı açacaksın
Dört pınardan içeceksin
..

Devamını Oku
Gabriela Mistral

Üç devrilmiş ağaç
patika kenarında kalakalmış
unutmuş oduncu; söyleşiyorlar
üç kör gibi, aşkla sarmaş dolaş.

Veriyor kıpkızıl güneş
sıcacık kanını budaklı odunlara
..

Devamını Oku
Celal Vardar

Bir deli ruzigâr esmiş
Kapmış yabanın dağından bir tohum
Şuracığa savurmuş
Ayağı toprağa değmiş ya
Cılız otu itmiş bir yana
Bir güzel yer etmiş kendine
Oh demiş
..

Devamını Oku
Halim Yağcıoğlu

Ben küçücük bir ağacım
Yurdumun bir bahçesinde,
Topraklar tüterken görün,
Dallarım çiçeklesin de.

Her şeyimle yararlıyım,
İnsanoğluna dünyada,
..

Devamını Oku
William Blake

Kızmıştım bir dostuma,
Açıldım ona, kızgınlığım geçti,
Bir hasmıma kızdım
Söyleyemedim, kızgınlığım aştı beni,

Ve kızgınlığımı; suladım korkularımla,
Gözyaşlarımla gece ve gündüz,
..

Devamını Oku
Asaf Halet Çelebi

nigrôdhâ
koskoca bir ağaç görüyorum
ufacık bir tohumda
o ne ağaç ne tohum
om mani padme hum

sidharta buddha
..

Devamını Oku
Fazıl Hüsnü Dağlarca

Ağaç taşı anlamaz
Gökyüzü MAVİ iken
Ağaç susuzluğu anlamaz
Gökyüzü MAVİ iken
Ben seni
Çok sevdiğimi anlarım
Gökyüzü MAVİ iken
..

Devamını Oku
Ahmet Ada

Issızlığı içinde taşıyan kara ağaç
Gecenin ısısı suyun gürültüsü ondan
Uyanıp bakıyorum yaprakları ışıktan
Dalları biçimini almış kollarımın

Yapraklarının altında deniz desem
Ağaç desem bir kara ağaç
..

Devamını Oku
Birhan Keskin

Ağaç duruyor.
Yol da, ot da.

Duran bir şey var bende,
ağaç gibi.
Onu ayaklandırıp, oradan oraya
gitmem zor.
..

Devamını Oku
Ezra Pound

Ellerime girdi ağaç
Suyu kollarıma yürüdü,
Göğsümde boy verdi ağaç -
Aşağı doğru,
Dallar dallanır benden, kollar gibi.

Ağaçsın sen,
..

Devamını Oku