Bir ağaçla bir rüzgâr tartışıyordu ovada:
Rüzgâr dedi ki, “Eğil, kurtulursun.”
Ağaç dedi ki, “Eğilirsem ben ben olmam.”
Masal budur sandılar uzaktan bakanlar,
oysa bu, hayatın ta kendisiydi.
Belki de ben o ağaçtım.
Belki de bu masalın içindeki tek gerçek yaraydım.
Belki de rüzgârı özgürlük sandım bir zaman.
Orman dedikleri şey,
yan yana dururken bile
birbirine değmemeyi becerenlerin kalabalığıymış.
Tilki geçti yanımdan, aklı övdü.
Aslan geçti, gücü kutsadı.
Karga kondu dalıma, şöhret sandı beni.
Hiçbiri sormadı:
Bu gövde neye dayanır,
bu kök neyi taşır?
Elbette yalnız kalır ormandan ayrılan.
Elbette ortasında kalır insan her yerin.
Elbette hiçbir şey bitmez var olmadan,
Elbette insan en çok kendine vardığında kanar.
Çünkü insanın en kalabalık yeri, en ıssız yarasıdır,
Çünkü herkes dünyayı terk eder de kendini terk edemez.
O ağaç isteyerek büyümedi.
Onu yukarı çeken bir umut yoktu,
Onu yukarı iten bir mecburiyet vardı.
Göğe uzadı diye
yıldızlara yakın sanıldı,
oysa o sadece
yerin adaletsizliğinden uzaklaşmaya çalışıyordu,
tüm gücüyle.
Biri beni bulsun diye beklemediğim yeryüzü
daha çok yeryüzüydü:
ders vermeyen,
teselli etmeyen,
ama her anlamı da varoluşa ekleyen.
Masallarda ağaçlar konuşur derler,
doğru...
ben bir ağacım ama sustum,
dünya konuştu benim yerime.
Ve her cümlesi
biraz daha kesti gövdemden.
Sonunda öğrendim ki;
Tilki haklı değil,
aslan adil değil,
karga masum değil
ve ağaç,
sandıkları kadar sessiz bir kader değil.
Ben ağaçtım.
Masalın dekoru sanıldım.
Oysa bütün hikâye
benim yarığım yerden akıyordu.
Eyyy toprağın yetim bıraktığı gök,
Eyyy sessizliğin içine düşen amin,
Bir ağaç devrildi gece vakti
ve bütün bir orman yetim kaldı.
Hiç sesini duydunuz mu?
Kayıt Tarihi : 8.12.2025 22:35:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!