AFRİKA ŞİİRLERİ

AFRİKA ŞİİRLERİ

Rıza Beşer

Mektup yazamadım geleliberi
Darılma sevdiğim, imtihan oldu
Bilirsin ki Rızan sözünün eri
Ama imtihanlar pek yaman oldu

Bana neler etti küçük coğrafya
Soruldu Afrika, Avrupa, Asya
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Fertik fetret fıkırtılarda tehdit dozajıydı
Yine mi ayrışıyoruz sorusu ağlatır ahlakı…
Ülkeyi 60-70 bölükle bu hayal sapıklığı
Boğazlamaya iştah oynunun da gönüllüleri…

Hiçbir ülke, diğer ülkeye ne maddi, ne manevi müdahale edemez. Sadece, gel müdahale et denilirse ve bu müdahaleyi karşılayacak bir kadro varsa, elbette seve seve yapılır. Bedava değildir bu hizmet. Kredinin fırsatçılık çarkı veya krediye muhtaçlık döner durur böyle de… Alış-veriş merkezlerinin yükselişi bu andır. Esirlikten kurtuluş olanaksızlığı rahat kurulur geleceğe. Ortak çıkarlar kadroları her ülkede zarar da verebilir bu çapta, zararlı da çıkabilir kadroları... böylesine bir dönemdir yine bu başlamış olan.

..

Devamını Oku
Serhat Cat

Her Kadının Değeri Bilinmeli...

Bunun bir gerekliliğini düşünmeksizin, her kadının değerini bilmeliyiz
ve her zaman onlara, kendimize pay biçtiğimiz kadar değer vermeliyiz.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde zuhur eden, Kadına yönelik yürütülmüş ve yürütülmekte olan kölelik ve bir amaç gibi kirli fikirlerin yer edindiği ülkelerde yada milletlerde Bilinmelidir ki;

..

Devamını Oku
Mesut Özünlü

Ne Afrika ne Asya’da
Görmedim dünyada
Senin gibi bir kent
Senin gibi bir yer
Yoksa cennetten
Bir köşe misin sen
Gözüm açık bir rüyada
..

Devamını Oku
Vahdet Mehmet Güneş

Her şey bitti yalan oldu

ne söz kaldı ne servet

bir krizantem bile kalmadı

ben hep söyledim başkanıma,siyasete
..

Devamını Oku
Özgür Doğa

etekleri savuran
hükümran
kavuğu zümrüdü anka
başeğdiren
başkesen
bir ayağı
asya
..

Devamını Oku
Tamer Gülbek

Her objektife gülme, zor biliyorum,
Afrika balkonuna kuzeyden geliyorum.
Açık sırtında lâcivert körfez dalgalı,
Dişlerinde kamaşıyor babanın gidişleri.

Benim aklımda yalnız
Makinadan çıkar çıkmaz kuruyan bir deniz.
..

Devamını Oku
Mehmet Sani Özel

Yalnızım, üç beş melek, dört beş huri arasında
Şöyle içten içe ağlayarak, hüzne ilmek atası m var!
Yalnızım. Alem canhıraş dümbelek, naifim nahoşun narasında
Öyle muhtacım ki; bir uzun saçlının dizlerine. Yatası m var!

Yalnızım dağlarda, düzde, yağmur ormanlarında filler arasında
Yalnızım Afrika steplerinde, çiçek bahçelerinde, güller arasında
..

Devamını Oku
Vedat Koparan

Geçtiği Yollarda Ne Ağaçlarda Çiçeklerde Renklerin Berraklığı Ve Parlaklığı Vardı Ne Toprağın Canlılığı Sanki Bir Yangından Çıkmıştılar Bulutlar Parlak Beyaz Değildi. Nehirler Hüzün Çağlarcasına Akıyor Boz Puslu Bir Renk Dağların Üzerinde Dolaşıyordu. Yaşlı Adam Uzun Yolun Yolcusu Olduğundan Üzerindeki Giysileri Kirlenmiş Hırpani, Epey Yorgun Ve Bitkin Görünüyordu. Gözlerindeki Umut Işığı Güneşin Sönmeyen Işığını Taşırcasına Bakıyor, Kükremeye Hazır Volkanik Bir Dağ Gibi Durmaya Çalışıyordu.
Genç Diri Delikanlı Edasıyla Tok Bir Sesle Kahvehanedekilere Anlatacaklarım Var Gelin Dinleyin Diyerek Seslenir. Sözünün Dinlenip Saygı Görüp Sevilen Biri Olması Onun Bilge Kişiliğinin Yanında Çevresine Karşı Daima Duyarlılığından, Yapıcı, Mert, Adı Gibi Acar Kişiliğinden Kaynaklanmaktaydı. Bu Nedenle Her Seslenişi Bir Çağrı Gibi Kabul Gördüğünden Kahvedekiler Çevresine Bir Çember Oluşturarak Toplanır.
Zaman Sarkacından Akıp Gelen Kara Günlerin İnadına Saçları Zamanın Yengisinde Erkenden Aklaşan Mağara Oyuklarından Sızmaya Çalışan Işıkla Başlar Anlatmaya:
Bakıyorum Güneşin Battığı Yerden Güneşin Doğduğu Yere/ Ey Kendine Adaletinle Efendi Düzeni, Ne Kadar Kesersen Kes Aşağıdan Sakal Yukarıdan Bıyık Yinede Çıkar Ve Uzar/ Toprağı Ne Kadar Nadasa Alırsan Al Ayrık Otları Arsızdır, Var Olanı Yok Etmek Yok, Saymak Kolay Mıdır? Bilirim; Derdin Zaman Kazanmak Ömrünü Uzatmaktır. “Adı Piç Konulan Kürt”(1) Tarihin Çöplüğüdür Senin Bu Tanımın/ Onlar Yüz Yıllardır Güneşin Doğduğu Yerde Yaşarken Yok, Edilemez “Örgütlü İşçiler Yenilmez” Bir Halktı (2) Sen Ki; Aydınlığa Karanlık Gölge Düşüren Üzerlerine Gelip Egemenlik Kurandın/Bilinmesin Duyulmasın İstediğinden Onları Göçertir Yok Sayardın/Biz İse; Habersizdik Gün Sancılarında Güneşin Doğduğu Yerde Olup Bitenden/İşlesin Diye Düzenin Çarkları Günün Uyanan İlk Işığıyla Başlarken Emeğin Yürüyüşü
Her Gün Güneşi İlk Önce Kürt Kardeşlerim Görürdü./Aydınlık, Huzurlu Özgür Ve Mutlu Geçer Miydi? Günü/Açıp Bakmadıysan Tarihin Gerçekliğine Bir Bizden Habersiz Kim Duyar Kim Bilirdi Bu Yüz Yılın Acı Sağanağında Ki Ağıtını. Kökleri Toprağın Bağrında, Ağıtı Yüzyılların Şavkında, Duyulmazdı Yılların Acıları, Kaldıkça Sağır Kulaklar Curcunada./ Onca Sürgün Onca Kıyım Onca Ölüm Kâr Eyledi Mi? Sürgündü Sürülen Toprak Değildi Kürt Kadının Rahminde Sürgün Verdi, Yok Olmamak İçin Doğurdu İnadına Bire On Bereketli Toprak Ana Gibi/ Gölgeler Gölgeleri Kovalarken Yaşama Örülüp Düşen Karaltı, Baktığını Görmezden Gelen
Gözleri Bağlı Şaşalı Şakırtı/İnkârcıların Yalan Kalesinde Bir Tarih Bir Halk Bir Yaşamdı, Kan Ve Barut Kokuları İçinde, Yok Edilmek İstenen İnsanlıktı /Şimdi Doğudan Acılarından Bir Halk Var Ayağa Kalkan/Anlamak Diye Bir Derdin Varsa Anlarsın Diyerek Sözünü Tamamlar.
Herkes Suskun Ve Düşünceli Bir Haldeyken Çaylar Gelir, Tüm Yaşanan Acılara -Sıkıntılara Karşı Gün Gülüşlü Çocuk Yüzünü Yüzlerinde Eksik Etmeden, İçten Sevecenlikle Kardeşlik Duyguları İçinde Çaylarını Yudumlarlar. Arada Sorularla Sohbet Derin Bir Koyuluğa Tarihten Güncel Konuların Tartışmasına Kadar Gelişir, Bu Sıcak Bilgi Akışı Ve Paylaşımı Herkesi Biraz Daha Farklı Kılarak Sürer. Güneş Günün Son Işıklarını Dağların Zirvesinden Çekerken Hava Kararmak Üzeredir Yaşlı Adam Yoluna Devam Etmesi Gerektiğini Belirterek İzin İsteyip Oradan Dost Sıcaklığının Tüm Sevecenliğiyle Ayrılır.
..

Devamını Oku
Kevser Kılınç

Saklıydı yaralar kurşun izinde,
Yamalı gömlekli, dişleri eksik insanlar
Feryat ederlerdi bombalanmış bir binanın,
Rutubetli duvarları içinde...

Hüzünler vardı kurşun izinde,
Her karın yağışı ve her güneşin doğuşuyla
..

Devamını Oku
Mustafa Hıfzı Aksoy

UYUYAMAM
Geceler boyu uyur niceler
Ben uyuyamam
Düşüncelerimin tutsağı olurum
Sığdırmaya çalışırım
Mızrakları çuvala
Batar kanatır yaralarımı
..

Devamını Oku
Ali Rami Karaca

Gece gözümden akan sabah yarım kalan
doyamadığım uykumsun
susadığımda bir damla akmayan
kanamadığım suyumsun

kafam güzelse dilimde gazelsin
çok güzel sevdimse de hepsinden özelsin,
..

Devamını Oku
Mehmet Selim Toğluk

Sevdim candan seveni, sevdim kadir bileni
İnsan olduğu için, ben insanları sevdim
Kederi yük edinen, gülmeyi bilmeyeni
Allah yarattı diye ben insanları sevdim

Camiden çıkmayanı, namazı kılmayanı
Oruç nedir bilmeyen, oruç kaçırmayanı
..

Devamını Oku
Mevlüt Bicik

Şehîdelerimiz birilerini neden bu kadar rahatsız etti bilemem
Bu güzîde Cemâate,nefret duyana aslâ rahmet bile dilemem.

İslâmın ilk Şehîde’si; H.z. Sümeyye’lerin kutlu yolunda
Giden Şehîde’leri izliyor herkes,yolun saĝ ’ında solunda.

Ey yolcu! Dur da hele bir bak neden Şehîd bunlar neden
..

Devamını Oku
Turgay Kaplan Bartın

Ben çocuğum
Bilemem öyle yalan dolan.
Pamuk şekeri kadar yumuşak,
Horoz şekeri kadar tatlıyım.
Bencil değilim ben.
Elim açıktır benim.
Uçsuz bucaksız
..

Devamını Oku
Utku Özbay

Seni düşlüyordum da...
Bir bankta oturmuşsun..
Ayaklarını uzatmışsın boylu boyunca...
Birazdan saçların yeşil rüzgârla oynaşacak...

Seni düşlüyorum da..
Denize doğru bakıyorsun...
..

Devamını Oku
Hikmet Onaç

Güzelim dünyâmız katledilmekte,
Bak,can çekişiyor,her an ölmekte.
Canlı türlerimiz,hep tükenmekte,
Sıra,insanlara gelip duruyor.

Kimyâsal bombalar,parfümler başta,
Kurumuş Afrika,açlar savaşta,
..

Devamını Oku
Sema Zincir Kanmış

yeşil bir vadiden
sisleri yararak gelen
sıcacık bir güneş gibisin
dünyamı aydınlatan
kanımı ısıtan

yanık bir Afrika şarkısında
..

Devamını Oku
Mehmet Halil

Yeni seçimlerden çıktık. Tekrar erken seçim diyorlar, bir türlü hükümet kurmak istemiyorlar. Neden?
Belediye meclislerinde her partiden meclis üyesi var. İşler de iyi kötü yürüyor. Peki, neden devletin tepesinde bir araya gelemiyorlar. Neden hükümet kurmaya gelince işler bu kadar zorlaşıyor?
Yerel yönetimlerin yetkileri yok derecesine indirildi. En önemli işler merkezden yönlendiriliyor. Çünkü yerellerde demokrasi, yani halk denetimini kurmak daha kolay, halkın sözü bir ölçüde dikkate alınmak zorunda, kaçış bundan… Merkezi yönetimler, rantı yerellere kaptırmak istemiyor.
Mücadele, 4 parti arasında gibi görülse de gerçekte ezenlerle ezilenler, sömürenlerle sömürülenler arasında… Sömürenler daha fazla kar, daha ucuz işgücü, daha fazla yağma için toplumu zaptu-rap altına almak istiyorlar. Bütün baskıların, silaha, polise, askere yatırımın sebebi bu…
Elli yaşın üstündekiler bilirler. 1980 öncesi, bu güne göre mukayese edilirse, eğitim parasızdı, sağlık parasızdı, işçiler her yıl toplu sözleşme masasına oturur, en kötü sendika bile enflasyonun altına düşmeyecek zamlar alırdı. İş garantisi bu günle mukayese edilirse var sayılırdı. İşçi normal şartlar altında ilk girdiği iş yerinden emekli olup çalıştığı her yıl için asgari bir maaş tutarında tazminat alabiliyordu… Kısacası sosyal hakları da eklenince aç kalmayacak bir yaşama sahipti… Bu demek değil ki sömürü oranında düşme oluyor… Hayır, her yıl yine en zengin %20 ile en fakir %20 arasındaki mesafe istikrarlı (Sermeye sahipleri için istikrarlı) biçimde açılıyordu.
Darbeden önce ekonomik ve sosyal haklardan yapılmak istenen kısıtlamalara (24 Ocak kararlarının uygulanmak istenmesine karşı) karşı yüzbinler sokağa dökülünce, kitlesel grevler başlayınca, zora başvurdular…
12 Eylül 1980 darbesi ile, meclis feshedildi, Partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri kapatıldı ve yüzbinlerce demokrasi gönüllüsü tutuklanıp işkencelere tabi tutuldu. Yani demokrasi rafa kaldırıldı. Niye? Emekçileri daha fazla sömürebilmek için… Kısaca sorun sömürenler ve sömürülenler arasında.
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Han

Çıkar gelirdin anzısın
Elinde kırçiçekleriyle
Demli bir çay koyardık
Bazen de şarap
Oturur saatler boyu
Konuşurduk.....

..

Devamını Oku