Dudaktaki gülüşün kovuğundan inmiştim
Yerleşerek umutla gönül kasabasına
Kız demişler adıma kızmamıştım, sinmiştim
Bakmamışlar bir tek gün ruhumun çabasına.
Bazen bir halı oldum sabır ile dokunan
Yeşil gözlü kırların efsunkâr nazlı kızı
Utandın mı doğmaktan yanakların kırmızı?
Bulutları gözlersin düştü içine sızı
Daha yeni yetiştin korkma sakın gelincik
İnce narin boynuna eda takın gelincik.
Desem ki; sevdanın oku vuralı
Belki de saati aşka kuralı
Vefasızlık imiş işin kuralı
Zehir içtiğimi biliyor musun?
Desem ki; bağrımı parçala ve ez
Ben mi geç kaldım yoksa yıllar mı erken düştü
Mevsimler mi birleşti, önceden dört sanırdım.
Şimdi kışın karları saçlarıma üşüştü
Görebilseydim bunu doğmaktan utanırdım.
Akşamın büyüsüyle şimdi ağlar ufuklar
ALIP AYA SAKLADIM
Suya kayan anların hatırası içimde
Kor desenli sözcükler çalınmış bilmem kimde?
Yağmalandım vuruldum geçen sene ekimde
____Göçmen kuşlar söylerken ayrılık türküsünü
YALNIZ EKMEK PARASI
Gece gurbete gebe göğü delecek avaz
Istıraplar sızarken yıldızların gözünden.
Son kalan nefesi de kesecek zalim ayaz
Uzaklara düşecek ayrılıp can özünden.
Âminsiz dualardan aşk dilendin ey gönül
Hasretin kundağında çok belendin ey gönül!
Vuslatına söz vermiş kurbanlık dileklerim
Veda etti sessizce dumanlı gecelerde
İmkânsız olsa bile umut ile beklerim
Karanlıktan kurtulup seçilirken ufuklar
Etrafımda belirir insansı korkuluklar.
Gözlerine kin gömmüş yüreği taştan tabut
Ruhlarını kirletmiş dünya denilen mabut.
Hayalim mi aynadan çalım atan yaşama?
Saçlarımdan çekerek kopartıyor periler.
Çocukça düş kurarım ilerleyen yaş ama
Umutsuz bir masalda ayaklarım geriler.
Köşesinde bir çiçek sevgiyle kurutuldu
Özlemler çivileniyor taş kesen yüreğime
Taş duvarların arasında soluksuz koğuşlarda.
Azat edilmiş dalgaların dövüyor
Tutuklanan bedenimi
Evrenin saçlarına nem sunarken nefesin
Mührünü basıyorum benden kopartılırken sesin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!