Gökkuşağının renkleri arasında
Bir tutam kır çiçeğiydik biz
Deve dikeni, papatya, zambak
Gün bir kapalı, bir açık
Yerler bir kuru, bir ıslak
Garip bir sessizlik kaplar her yanı
Bakarsın etrafına uzun uzun
Bir dost ararsın sarılmak için
Ama hiç birini bulamazsın
Hissetmeye başlarsın bedeninde
Kaçmak istersin kaçamasın
henüz onaltı onyedi yaşındaydık
heyecanın en tatlı yerinde
böldüler uykumuzu ansızın
bir anda ortalık karardı
karbon monoksit gazları
Yanımda geçen gün
Bir kadın vardı
Ona baktım
Baktıkça
Seni gördüm gözlerinde
Ve mazi olmuş yıları
Ah, yarım yamalak yaşamak
Ne garip
Oysa kimsesizlik ve öfke
Paçama bulaşacak çamurlara basmak
Senin arkandan koşarken
Bir bilsen keşke
Ne zaman ki
Buğulu bakan gözlerine baksam
İzmir’i görür gibi oluyorum
Ve sonbahar mevsimindeymiş gibi
Garip bir rüzgâr döküyor
Tek tek yıldızları ellerime…
Geride kalan her şeyi unuttum da
Seni hiç unutamadım
Unutamadım kızıla kaçan saçları
Yağmurlu akşamlarda kurulan
Mezesi bol olamasa,
Bugün benim doğum günüm
Kasımın yirmi ikisi, karlı bir akşam
Yeni doğmuş bir çocuk gibi ateş
Odun atıkça büyüyor şöminede
Şimdi bir kayıkla açılmak isterdim
Uçsuz bucaksız bakir denizlere
Mevsimler biraz geç gelir
Bu şehre
Ne toprak alışır bu duruma
Nede insan
Bir çocuğun ellerine vermeli




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!