çam ağacını bilirsin
çınarı da
eh! biraz da söğüt ağacını;
yollarda gördün onları
ara sıra parklarda...
ne güzelim ağaçlar var daha bir bilsen!
Islak akşamlarda yalnızlığım ağlar
Tarifsiz düşler sarmalar beni
Uzayıp giden kaldırımlarda geçmişim
Çiğneyen de çiğnenen de benmişim.
Katmerli kelimeler dolanır dilime
“ne sağımız ne solumuz dava değil
çöl ortasında bir serap vaha değil
ne sarık ne cübbe amaç değil
adalet bizim davamız taksim’e camii değil! ”
diyenleri de gördük elhamdülillah
ayrılığın böylesini istemedim
aslında
böyle olması da gerekmezdi;
şayet,
gerekenleri yapabilseydik.
ne bileyim işte!
Uçurtmalar uçuşurdu başımızda
Mavi göklerin derinliklerinde nazlı
Şarkılar mırıldanırdı çocuklar
ben en çok sevdayı sevdim
uzun uzun, gece gece
sarındım
gün geldi ağladım
iç geçire geçire
bu asaletli şehirde
seni sevdim.
herkes asaletli bu şehirde
ben asaletsizim.
Bilemezsin,
Bilemezsin çektiğimi.
Sevgi pınarından neler içtiğimi.
sevdaya dâhil kurulan divan/
dan çıkıp biri o an
dedi attilâ - yutkunarak zorbelâ -
toptan başın eğdi inan
elbette ayrılık sevdaya dâhil
bir düş gibiydin
gözlerine dalıp gittiğim
bir kucak sevgiyle bittiğim…zamanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!