Düzeltme işaretleri uzun bir zamandır aklımı kurcalıyor; nitekim, bir seminer vesilesiyle Özgür Edebiyat’ın sekizinci sayısında “Dilimiz ‘güzel’ mi ‘güçlü’ mü? Ya da sorunlar üzerine bir ‘deneme’! ” başlıklı yazıda (Mart-Nisan 2008) görüşlerimi dile getirmiştim. Giderek de Arapça, Farsça kökenli sözcüklerde “a”yı doğru sesletebilmek için Ömer Asım’a göre (Ana Yazım Kılavuzu) kullanılmayan “şapkaları” kullansam mı, diye düşünüyorum. Türkçe’de uzun “a” olmadığı için gerekiyor. Gerekiyor çünkü Cumhuriyet’in başlangıcındaki genel dil anlayışı “sesçil” bir alfabe üzerine temellendirilmiş.
Kuşkusuz dilbilimci, dilci değilim, yazar olarak varolan kuralları izlemem gerekiyor. Ne var ki bu kurallar da yazım kılavuzlarına göre farklılıklar içeriyor. Kaldı ki varolan yazım kılavuzlarının hiçbirinde (zaten niye bu kadar var!) “düzeltme işareti kullanılmaz”, diye bir şey yok. Belli bir kural çerçevesinde oluyor ve bu kurallar da onları hazırlayanların dil anlayışlarına (ideoloji!) göre değişebiliyor. Öte yandan düzeltme işaretini “hiç” kullanmayanlar (yazar, şair, çevirmen; yayın organı, kurum vb.) da var. Aslında bu bir yol ve “hayat”ın da ne yazık ki bizi götürdüğü yer. (Bilgisayardan dolayı!) Ne var ki seksen yıl önceki anlayışı reddeden bir uygulama. Özcesi “sözcük” bir gösteren, bu gösterini “tek başına” da sesletebiliriz. Ancak bu bizim dile pek uymuyor gibi geliyor bana.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta