Kuru bir ot
Cansız bir yaprak
Buruşturulup atılmış
Bir gazete parçası
Bir elbise eskisi değil
Dilinden dökülen kıvılcımla
Yoruldu gözlerim yol gözlemekten
Fakat senden hiç bir ışık görmedim
Tükendi ömrüm seni özlemekten
Fakat senden hiç bir ışık görmedim
Taş mı toprak mı sende ki kalp nedir
Terk edip gittin diye
Yapayalnız kalıp
Yemeden içmeden kesilip
Uykulara kıyıp
Sabahlara kadar gözyaşı dökerek
Hayata küstüğümü mü sandın
Artar eksilmez sevdamın yeli
Asla susmaz gönül sazımın teli
Sonu yazmaya ermez kulun eli
Yazarsa ölüm yazar ancak gülüm
Asır sayarım iki nefeslik arayı
Mekanlar ışıkla süsle değişip gelişti
Şişeler kadehlerle tokuşarak sevişti
Tam saat on ikide yılın adı değişti
Biz değişmedik değişmedik can dost
Binlerce hindiyi kestiler kıydılar
Ağlama, ağlama ne olur nazlı gülüm
Değmem göz yaşlarının bir tek damlasına
Sayılı gündür biter elbette bu zulüm
Değmem göz yaşlarının bir tek damlasına
Ağlayıp dövünmek çaresizlere hastır
Daha bulduğumu sandığım an yitirdim
Başlayamadan aşkın sonunu getirdim
Hayalleri düşleri tamamen bitirdim
Alıştım felek alıştım senin vurmalarına
Bütün heveslerim boğazıma dizildi
Görmedim senin gibi vicdansızı
Ne acı etkiliyor seni ne de sızı
Olmaz olsun böyle kader böyle yazı
Ömrümü tükettin Allah’ın cezası
Dengem bozuldu geceleri uykusuzum
Aynı gök kubbe altında
Bir taban gördüm birde tavan
Sunulan nimetler içinde
Biri şeker şerbet biri yavan
Aynı sene aynı zaman
Aynı mevsim aynı an
Bin dokuz yüz atmış altı
Kasımın onu
Zifiri karanlık
Soğuk mu soğuk bir gece
Körpecik bir bedenden döküldü
Cılız hıçkırık dolu birkaç hece
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!