Yüregime bakiversen bir papatya kadar güzel
Dallarini koparma sen, seviyor sevmiyor diye
Umut dersen umut bende unut dersen unut sende
Aciysa aci cekerim yüregim alisik benim
Kirilrim egilemem bu benim aci gercegim
Hayatin anlami sevmek sevgiye siirler düzmek
..
Ben sana gül dedim, sense ağlattın,
Yüreğimi sundum, közde dağlattın,
Ölmeden öldürdün, kara bağlattın,
Bana yaptığının, adıdır zulüm,
Zulmün acı acı, tadıdır ölüm.
..
3
Elim kalemim acıdır
Elim kalemim acıdır
Acı yazar açı çizer
Sevda gönlün baş tacıdır
..
Dikkat et canımın içi beni yaralama
Acı sözler edip ciğerlerimi dağlama
Her yaşadığın olayı bana bağlama
Acı sözlerle ciğerlerimi dağlama
Ne suçum var benim ne günahım
Boş yere alıyorsun vebalım ahım
..
Bingöl'deki o deprem
Yine sarstı yerleri
Hep sıkıntıya soktu
Çocukları erleri
Acı üstüne acı
Bundan artıyor sancı
Enkazın bütün hâli
..
Her ne kadar kalem kılıçtan keskin diyorlarsa da, o kalemin keskinliği yazılara yansıdı mı acı ve hüzünde verebiliyor, yazı yazan, bana ve benim gibi bir dolu insana. Son iki yüz yıldır dünya, daha bir fazla, savaş dolu, kan dolu, barut dolu, ölüm dolu bir yer oldu farkındaysanız. Önce insan ölüyor, peşine insanlık. Önce masum çocuklar, kadınlar ölüyor, peşine vicdan ve sağduyu. Vahşetin boyutları akıl almaz düzeyde neredeyse. İnsan kendi çocuklarına bile tokat atmaya kıyamaz iken, karıncaya bile basmamak için gayret edip, baharda dikkatli yürürken, bazıları tavuk keser gibi, kedi köpek öldürür gibi adam kesiyorlar, adam öldürüyorlar. İnsanlar, insanlara acımamak konusunda birbirleri ile adeta yarış yapıyorlar.
Şanlı bir tarihimiz olduğu bilinen bir gerçekse de acı dolu savaşlarımız, acı dolu yıllarımız, kaybettiğimiz topraklarımız ve uzak diyarlarda bıraktığımız bir dolu şehit vatan evladımız da var. 1854 Yılında Ruslar ile yapılan Kırım Savaşında Osmanlı Devleti tarihinde ilk kez dış borç ile tanışmıştır. Bu savaş İngiltere ve Fransa'nın biraz da Osmanlı Devletini doldurmasıyla başlamış, daha sonra her ne kadar Osmanlı Devletinin zaferi ile sonuçlanmışsa da, ileri ki zamanlarda adım adım Osmanlı Devletini gerileme ve yıkıma doğru götürecektir, devamında başımıza gelecek irili ufaklı savaşlar ile birlikte. Çok masraflı olan bu savaşı yürütebilmek için Osmanlı Devleti ödeme gücünün çok üstünde bir dış borç gereksinmesi duymuştur.
''Tarih milletlerin tarlasıdır. Her toplum geçmişte ne ekmişse, gelecekte onu biçer.'' der ünlü Fransız düşünür Voltaire... Tabi ki tarihe her millet önce kendi bakış açısından göz gezdirecek, kazandığı başarıları ile gurur duyacak, başarısızlıklarını da mümkün mertebe hatırlamamak ve ders çıkarmak niyeti ile aklının, toplumsal hafızasının bir yerlerinde saklı tutacaktır. Bazen acı verecektir ülkelerin tarihi insanlara, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan benzer olaylar ile birlikte...
..
Erik ağacı a erik ağacı
Meyven çok tatlı da çiğirdin acı
Dalını kırmışlar çektin mi acı
Seni bu şekilde görmek çok acı
Bak çiçek açmışsın güzel olmuşsun
Kalbini kırmışlar biraz solmuşsun
..
Eilf elif kar yağıyor,Çamlıca Tepesine,
Acı acı esen tipi,kırmakta söğüt dalını..
Bembeyaz kar altında,Beylerbeyi,Çengelköy..
Boğaziçinde mehtap,gökyüzünde yıldız yok.
Denize olta atan O balıkçı genç kız yok..
Elif elif kar yağıyor Galatanın üstüne.
..
Acı
Acı ki, ne acı!
Sivri biberden de,
Süs biberinden beter bir acı.
Cenaze var.
..
.Bir deprem,heryer toz duman,çığlıklar yükseliyor zihnimde...Günler,haftalar,aylar geçti,mevsim dondu.Sarı sıcak, karbeyaz oldu.Hala zamansız gece ve gündüz ayırt edilemeyen çığlıklar.Zamanın yara sarıcılığına inat eden uykudan uyandıran,bir tike lokmayı havada donduran,aç karnına içilen günün ilk sigarasanın ciğerime yaptığı vurgun gibi acımasızca tesir eden çığlıklar.Mantığın tükenişi,çaresiz kalıp sadece acıyarak izlemesi...
Sokrates ve Aristotle korkuyor,Budhizm kendi köşesinde ''neden''sorusunu cevaplamaktan çekiniyorlar,belkide utanıyorlardır.
Acı; bitmek tükenmek bilmeyen acı,dalga dalga,düzensiz ve sırasız ama hep daha kuvvetli ve üstelik.En olmaz,en umulmayan bir anda duyuları kör eden,zamanı donduran,ruhu,beyni,varlığı donduran,buz kesen,hissiz yapan acı..
Oysa ki; İyiliğinin bedelini çok ağır ödeyen Prometeus biliyordu,sonsuza dek kartallara yem olacağını.Yoktu, belkide ne umudu,nede bir beklentisi.Oysa bu acı,bu ızdırap,bu kerte kerte gelen dalgalar,sahte mutluluğun yada sahte dünyanın tam ortasında vuruyor,en usta dalgıçların bile habersiz yediği vurgun gibi.
Mutluluğu oynamak bile yasak,yakalamaksa imkansız sanırım..
..
Yüreğimde bir acı var
Bilmem ki nasıl anlatsam, dağlar...
Sizler kadar büyük, ağır
Yüreğimde bir acı.
Yüreğimi bir acı yer
Bilmem ki nasıl söylesem, denizler...
..
KALPTE ACI VARKEN NASIL GÜLEYİM
.
.
.
Göz yaşım kara günden kaldı miras
Özde acı varken nasıl güleyim
Acı dolu yüreğim etti iflas
..
Hasretin sinemi yaktı kavurdu
Acı şu halime gel de gör beni
Özlemin her yanı kattı savurdu
Acı şu halime gel de gör beni
Düştü yüreğime bir acı elem
İçimde sevdanla dağları delem
..
Bugün ben insanların egolarının güçlülüğünün kendilerini tanımlamalarında yanılsamalar yarattığını ve iyi niyetin bilgiyle aydınlanmadığında kötülük kadar incitici ve zarar verici olduğunu, sen ağlarken bazılarının yengileri ile hesapsızca, güzel olan şeyleri prensip adı altında sırf olmaz olası bir 'ben' duygusuyla harcayabildiğini, duygusal ve insancıl oldukları iddiasında olanların empatiden uzak, hiç bir şeyi tam anlamadan ve hazır sunulmuş, bir kişilik anlatımlarla var olan gerçeği yok sayabildiklerini, geçmişin bugünü siz istemesenizde yoğun bir şekilde etkilediğini, dürüstlük iddiasında bulunanların bazen iyi niyetle bile yalan söyleyebildiğini ve zamanında yalandan canı yanmışların bu iyi niyetli ya da değil yalanlarla acı çekebildiklerini, incinebildiklerini ve o ya da bu şekilde, bilerek ya da bilmeyerek bu işe karışmış olanların da bu yalandaki yerlerini görmezden gelebilip yargıda bulunabildiklerini, kendilerini önemli hissettiklerini ya da düzeltebilecekken olumsuzlukları, egoistçe yangına körükle gidebildiklerini, durumu kullanıp duygu sömürüsünde bulunabildiklerini, geçmişte de bunu defalarca tekrarladıklarını görmezden gelip, ben 'sevgiyim' diyebildiklerini....
Aslında sevginin hem yok hem de çok olduğunu, ve insanın kendini çok üzen, inciten, dürüst olmadığı halde haklılık iddia edip ego savaşı veren, sözlerinin arkasında durmayan ve buna kılıfı 'ben' olan, kendilerinin yarattığı acı bir yalanda karşı tarafın isyanına anlamsız, haksız ama işine gelen, olduğunun dışında bir yafta yapıştıran birini sevebildiğini ve bu sevgiyle acı çekmeyi göze alabildiğini öğrendim....
Ha bir de tesadüflerin insan yaşamında inanılmaz boyutlara ulaşabildiğini ve bu nedenle kesinlikle 'TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR' sözünün doğru olduğunu ve kişinin aynı nedenle ve aynı kişiler nedeniyle onlar bilmezlense ya da bilmese bile birden fazla hüsran, acı, kabus, sıkıntı yaşayabildiğini de öğrendim...Bazen bazı durumların göründüğü gibi olmadığı da cabası...
Dostça ve gerçek sevgiyle kalın, yaşayın!
..
Tatlı güzel gün alıp satanda baş güzel tatlıdır tatlı güzel günde başta akıl çoktur
Acı çirkin gün alıp satanda baş acı çirkindir acı çirkin günde başta akıl yoktur
Sedat hünkar
(Karame
..
İyi güzel tatlı amelli de baş iyi güzel tatlı hallidir iyi güzel tatlı halde başta akıl oluşumu çok gibidir
Kötü çirkin acı amelli de baş kötü çirkin acı hallidir kötü çirkin acı halde başta akıl oluşumu yok gibidir
Sedat hünkar
(Karamecnun)
..
Tatlı gün alıp satanda baş tatlı gündür tatlı günde başta tatlı hayat çoktur
Acı gün alıp satanda baş acı gündür acı günde başta tatlı hayat yoktur
Sedat hünkar
(Karamecnun)
..
Duyan mı duyman mı sesimi bilmem
Sensizlik çok acı anla be gülüm.
Yoksun ya hayatta bir daha gülmem
Sensizlik çok acı anla be gülüm.
İsterdim seninle baş başa her an
Yanımda sen varken geçmesin zaman
..
Tabureler, koltuklar, sandalyeler dizilmiş
Adeta mescitlerde kiliseler çizilmiş
Bu konu deyin hangi nas’a göre yazılmış
İma edecek kadar hasta mısın ey hacı?
Alnın secdeye değmez ne acı ki ne acı!
Hangi kitaba göre uygulanır bu namaz
..
Her sabah her akşam
Hep seni andım
Sana kavuşmayı
Bİr görev saydım
Acı ama acı çok acı inan
Senin için yandım
Dayanacağım
..