ÖLÜM VE ACI
İki ölüm şiiri yazdım, hatta üç. Sınavda görevliydim. Sıkıntıdan şiirler yazdım. Behey ölüm, Şaban abi bana bunu yapmayacaktın şiirleri onlardandır. Ölümlerin işaretiymiş. Art arda iki ölüm acısı yaşadım. İkisi de genç ölümler. İkisi de hayatlarının baharında.
Birincisi en acı ölümdü. İntihar. Askerlik dönüşü bunalıma düşen çocuk, bunalımdan çıkamıyor. Doktora gidiyor, hap kullanıyor, ama kifayet etmiyor.
İkincisi öz yeğenim. O da askerlik dönüşü. Yine askerlik stresi. Ama bu kez şofben kazası. İntihardan şüphelendik ama değildi. Art arda iki ölüm şok etkisi yarattı bizde.
İzmir’e gidip onu aldık. Ağladım intihar olmadığını öğrenince. Bir sekine geldi çöktü üzerime.
..
Buluşamadım yaz ile,
Dualar ettim saz ile,
Duyulmayan avaz ile,
Ne acı şarkılar çıktı...
Acı işledi özüme,
Ağıtlar düştü sözüme,
..
Duygularım yoğun sınır tanımaz
Bitmiyor çilesi acı gurbetin
Başladım yazmaya kalem onamaz
Bitmiyor çilesi acı gurbetin
Buğulu gözlerden yaşlar boşalır
Sözler düğümlenir diller dolaşır
..
Ahını çektiğim duysan sesimi
Yeter çektirdiğin bitsin bu acı
Acılar için de al nefesimi
Yeter çektirdiğin bitsin bu acı
***
Yalın bu sevgimi yok sayamazsın
Gözün yaşı kurur ağlayamazsın
..
Dostlarım,
Aslında hiç önemli olmayan bir dert yüzünden,
Güzel bir şiir okuyup hüngür hüngür ağlamak gibidir;
Sizden ayrıldığım ilk gün.
Bir serseri gibi görünen bir şairin;
Köpeğine gereğinden fazla değer vermesi,
Ona şiir yazması,
..
Diyorsun ki hak etmedik bunları,
Neylersin sevdiğim, bu hayat acı…
İçine atsan da, gözyaşlarını,
Ağlarsın sevdiğim, bu hayat acı…
Her aşkın sonunda, bir ayrılık var,
İnkâr edemeyiz, bizde yandık yar,
..
Kendi öz vatanımdan ayrı kaldım,
Ömrümü yedi gitti acı gurbet.
Hasretinden bende payımı aldım.
Ömrümü yedi gitti acı gurbet.
Ahh edipte taşlar bastım bağrıma,
Kimse yetişmedi benim çağrıma,
..
Anlamak ne acı!
Bir anda,herşeyi
Ağlamak ne acı!
Bir anda,herşey için
Bensiz yaşanılan mevsimlerde
Bana ait tembelliği
Ödünç vererek
..
Yinede gül açıyor benim hüzün bağlarım
Kara bulutlar yüklü soguk karlı dağlarım
Sabır ipi verildi şimdi dokur ağlarım
Sil gözümden yaşımı acı nolur halime
Sabrın sonu selamet dedim seni bekledim
Ben zaten yaralıyım birde zulüm ekledim
..
SANMAKİ UNUTTU ACI İÇİNDE
09.12.1981 Çarşamba
Bende düştüm karlı dağlar ardına
Sanmaki unuttu acı içinde
Durmadan mektup saldım yar sana
..
Artık isyan eder oldum,
Kadere talihe nedendir bilmem,
Neden hep ben açı çekiyorum,
Benim alnıma acı çekmek mi yazılmış,
Bir dostum vardı çok eskiden,
Dertleşir gülerdik beraberken,
..
Her yer zifiri karanlıkla doldu sensiz,
Yüreğim acı ile ağladı sessiz sessiz,
Hicranım alev aldı, sense habersiz,
Acı çeken benim hem de bedelsiz...
Geceler, günler geçmek bilmez sensiz,
Zaman hapsetmiş beni içine amansız,
..
Her felç yüreğime inmişcesine.
Her ateş kalbime binmişcesine.
Kara gün gönlüme sinmişcesine.
Sensiz tüm yüreğim acı içinde.
Depremler dünyamı yıkmışcasına.
Dünyamda isyanlar çıkmışcasına.
..
Tatmıyor insanlık rahat bir ölüm
Aç susuz kalıp da ölmek ne acı!
Bir yanda refah var, bir yanda zulüm
Bu dertli dünyada gülmek ne acı!
Şaşkınlık, taşkınlık, büyük karmaşa
Karanlık fitneler, kavga, kargaşa
..
Acı...Vücudunuzdaki hücrelerin tümü sızlar gibi yaşanan acı. Kendisinden başka her şeyin geride kaldığı, dünyayı silikleştiren bencil duygu. Fiziksel kayıplarda oluşandan değil, içimizdeki boranların fışkırdığı kaynaklardan doğan acılardan söz edeceğim size. İşte bu söz beynimin içinde dans ediyor şimdi. Bir sözlükte esir kalmış da, sırlarını çözecek kâşifi beklermiş gibi düşünüyorum acıyı birden.
Yeni bir bakış, farklı bir pencere, garip bir tılsım yakalarız birisinde. Tanışılmış bu yeni olgu bizi içine alır. Bir yandan kendi birikimlerimizle de şekillendiği için, yeni olmasına rağmen bilindik yanlar barındırır. O yüzden yabancılamayız da tadında gezerken. İçimizdeki hayal gücü ona renkli elbiseler giydirip binbir şekle büründürür, her bulduğu boyayı ona sürer. Hayatın sunduğu cümlelerde yeni anlamlarla boyutlandırır, boy attırırız. Yeşertiriz körpe sürgünlerde emek akıtıp. Çok da mutluyuzdur hatta. Yeni yüzüyle yoğun tatlar sunar bize hayat, o kılıkta.
Birden bir şey oluverir ama. Önemli değildir kendi başına. Öylesine oluşuvermiş küçücük bir şeydir belki de. Ancak her şey anlam değiştirir sonrasında. O minik ayrıntı kendi masalımızda tek başına gezindiğimizi yüzümüze çarpıverir. Bütün taşlar yerinden oynar birden. Anılar bu yeni şekle göre yorumlanıp yeniden yazılır hafızada. Aslında biliriz, kaybettiğimizi sandığımız şeyi biz unutmadıkça hiç kimse oradan alamaz ama yine de kazançlı değil ezik çıktığımız sonucuna varırız bu olgudan.
İşte bu duruma eşlik ederek gelen acı, başka bir lezzet taşır bünyesinde. Fırtınadaki sakinliği ve geçmişteki tanrıları göğüsler. Unutup eksilmekle, hatırlayıp yırtılmak arasında seçim yapma noktasına getirir bizi. Ondan kurtulmak için debeleniriz. Çoğu zaman çözemeyiz sözcüğü. Başka bir şey de aklımıza gelmez. Biz de işin kolayına kaçarız çoğu kez. Acıyı sözlükteki yerine geri gönderip, maskeleri tekrar çıkarırız dolaptan; yeni acılar giyinebilmek için.
..
kaç sayfa çevirdin bulutlarında
acı yüreğinde gitmez miydi hiç
boyunun boyunda boyutlarında
acı yüreğinde bitmez miydi hiç
sustu çağrısında komşuya dili
isyan duruşundan kestirir yeli
..
Hiç bir acı bu kadar güzel değildi.
Hiç bir mutluluk bu kadar acı vermedi.
..
Viraneye dönmüş baykuşlar konmuş
Bir acı yel esmiş köyüm üstüne
Evleri yıkılmış ocaklar sönmüş
Bir acı yel esmiş köyüm üstüne
Silinmiş yüzleri eski dostların
Kaybolmuş izleri bütün yolların
..
Kötü günler yaşamış;
Acı görmüş.
Ameliyattan sonra
Çok acı çekti.
Bu söz ona
Çok acı geldi.
Acı patlıcanı
..