yapraklara özenle bakarken benliğim
kader gibi onulmaz bir yağmur sonu unutkanlığı
süzülür caddelerde
ve keskin bir yalan kadar hırçın saplanır
böğrüme sensiz duraklar
kent sırım gibi bir kış başlangıcına nazlı
ama sen nehiri oluyorsun ilkyaz korkularımın
ben yalnız şarkılarınla kalabilirken ayakta
yaşama isteklerim kımıldaştıkça
başı göğe erer ara renklerin
duman ve tipi
sulak bir acılaşma sırtımda
bu çiseleyen
saçlarıma dokunan parmakların
sayfalarıma göçüşlerinin nahoş öğlen vakitliliği
karnı aç çocuklar beklerken hala güneşimi
somun kokulu okul saatleriyle mutlanır şiirler
bodur evler aşka meraklı nefesimin buharına gömülür
ağaçlar delicesine yağmur şımarığı
arabaların içi görünmüyor
soluk renkte bir tablodur
kaldırımda kendini yalnız sanan adam
duman ve tipi
avuç içlerinsiz geçirdiğim iki densiz yağmur
ağladığını gördüğüm genç kızın kırmızı atkısı
günün ardından yanağımın yangını
gövdemi sarıp sarmalayınca bulanık gün rengi
anımsadım çok yüzlülüğünü sözlerinin
susuşunu hayra yormadan
elveda diyorum yağmura
duman ve tipi
nokta nokta işlendiğim kentin
sıradan seslerle detone düeti
konuşmak istemiyorum kendimi yıpranmış yaprakla
çünkü acı çekmek şaşkınlıktandır
herkes kendini saklarken söyleyemeyeceğine
vazgeçilmezlik
isminle anılır olmaktır kirlenmeden sevgi
ölüm vazgeçmiyor benden...
kurtulmak istemiyorum sensizlikten...
Kayıt Tarihi : 13.12.2010 03:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!