Tut elimden,
Uğrunda dövüşmeğe değer bir şey kaldıysa eğer.
Ki, kalmış olmalı! .
Bu kadar basit değil ki sevgim
Gözlerinde yanan ışık…
Sarı, mavi, erguvan…
bakma nemli gözlerime
bir iç çekiş görürsün..
özlemle anarım çocukluğumu
eski, dar sokaklı
tahta harabe evleri bulunan
soku dibinde…
GELMİYORSUN
Yoruldum ölü umutlarımın başını beklemekten
Söndü son fasılda kandillerim
Bir duble daha doldurdum meyden
Bekliyorum huzur trenlerinin durmadığı durakta,
Saatlerdir…
Yine sana dönüyorum ana
Sıkıntılar içinde bahtı karalı
Yine sana dönüyorum çaresiz
Yılgın, bıkkın ve ağır yaralı
Dertlerim dört bir yanımda kalın bir pus…
Duymasın aman kimseler,
sen kendini ne sanıyorsun ey nefis? ! ..
sen bir cücesin, devler yerler seni
bir şeytan bir de sen, şerler yerler seni
sen kendini ne sanıyorsun ey nefis? ! ..
güvenme şeytan denen, o defolu alçağa
suskun çığlıklar
çoğalırken gönülde
tayyip erdoğan’mış,
çıktı birisi…
dört kasım sabahı,
vâkur, gururlu,
Aah, orası! …
Renklerin adını unuttuğum yer
…Ve karanlıklar
Esrarı çözülmemiş düğüm,
Orda…
Hiçbir şeye isim gerekli değil
Önce ben doğdum
Sonra acılar…
Bağlar, bostanlar, dereler
Yemyeşil, cıvıl cıvıldı önce
Gündüzler dar gelirdi,
Taşardık gecelere…
soku dibi insanları,
anıt gibi durur hayalimde
anam oturmuş hamur yoğurur
yarın ekmek yapacak, öğlene kadar
gözleri tandır dumanından yanacak
yüksel, yardıma gelecek söz vermiş
Dilimde bir hece gibi dolaşan adını
Ayrılırsak benden başkasına söyleme ne olur?
Yıllar sonra karşılaşırsak bir gün
Tanımayarak gitme ne olur? ...
Bırakıp gitmiştin beni hüzünlü bir gün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!