kuşlar takvime bakmaz mı?
göçerken…
zamanı gelince göçüyor onlar
horozun saati şaşmaz mı?
öterken…
öteceği zamanı seçiyor onlar
sabah kahvaltılarının katıklı ekmeği,
duzlu yoğurdu, sürk’ü, kesniği,
miss kokan demli çayı ile başlarsın gün’e,
yayladağı’n da…
cebeli akra gibi
yukarıdan başlarsın şehri gezmeye
YENİ YAŞIM
İzmir’de Konak Meydanı
Bir güvercin kondu
Yanı başıma…
Aylardan şubat, günlerden salı
UMUTLARI ERTELEDİM
Bulutları dolduruyor çığlıklarım
Sen duymuyorsun…
Aşk utanmazmı ki
İçimde çoğalmaktan
TALİHİM BANA DARGIN
Yeni bir gün doğaydı.
Fütursuz eğleşeydim size
Her gün sabah akşam
Size yakın olaydım…
Yayladağılıyı dilinden tanırım ben
Sonra mertliğinden…
Yarım arap ağzıyla kelimeleri ezişi, büzüşü..
Şivesinin tatlılığından,
Ben Yayladağılıyı konuşmasından tanırım…
Bir büyücü gibi oynar kelimelerle
KARANLIKTI
Karanlıktı..
Hem gözler, hem yürekler
Evler, okullar, karakollar…
Soğuk bir mezarlıktı…
KEMERALTININ KIZLARI
İzmir, gün batımında acılar doğurur
Hırsız güneşleriyle girer koynuma ayrılık
Göğsüme çarpa çarpa erir karanlık
Karanlıkta karanlık düşlerim dirilir…
yorgun gülüşlerime uzatılan el
ak saçlarıma saklanan umut
düşlerime uçurulan bir kelebek
olur musun? ...
bakışlarıma düşen sisli gecemin yıldızı
Belki gelirsin diye
Her gün bu saat kapım
Her gün bu saat ümitle,
Beklemekteyim…
Demiştin ki bir Pazar günü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!