İstanbul diyor bugün her şey bana
Sanki gezdiğin şehirlerde İstanbul’un
Hadi benzerini bul der gibi İstanbul
Seine nehrine mahkum vapurlar
Gıpta ediyorlar marmarada özgürce yol alan arkadaşlarına
ovanın ortasında yükseldi bir toz duman
yırttı sessizliğini yankılandı bir zaman
topuğundan etlenmiş bir yağız at sırtında
iki heybe bir çanta asılmış sağrısında
ağlayan sokaklarda
buzlu kaldırımlarda
titreyen ışıklarda
nasıl üşümez kadın
Dolaşır kakülü ela gözünde,
Kıvrım kıvrım,yol yol uzanır saçlar.
Ay seyrana çıkmış,doğmuş özünde,
Süzüm süzüm içer içten bakışlar.
Kör gözlere merhem,mecnuna Leyla,
İstanbul,İstanbul ey güzel şehir
Gözlerinde iki yeşil kıta var
Saçları dağılmış deli rüzgarda
Ta Karadenizden göklere kadar
Dudaklar Marmara ıslak çekici
Boğaz bir tutam saç yüzünü yalar
Var edeni var eden
Yoku yoktan var eden
Nice darlığı geniş
Genişliği dar eden
sensin çekip çeviren
Senden yediğim kazığı hiç kimseden yemedim
herkesten bekledim de
senden hiç beklemedim
beni kocaman adam olduğuma inandırdın
kendimi senin gibi
çok çok güçlü sandırdın
Görev ona yazılmış canı başkası almaz
Herkese kızılır da Azrail’e kızılmaz.
Şu dünya altımda döner de döner,
Arşında yıldızlar hep yanıp söner,
Nefis ruha,ruh bedene hükmeder,
Ne menem dünyaymış oyuncak gibi,
Ruh bedende sonsuz kalacak gibi.
böyle olmamalı sana duyulan sevgi
anam babam sana kurban olsun demekle olmazki
senin suretin olmamalı sevginin mihengi
kaşın,gözün kimseyi gayeye ulaştıramazki..
onun hayatı belki de yaşanabilecek en muhteşem süreçti
herhalde yozlaşmış avrupalı bundan daha güzel anlatılamazdı,ekonomik hariç herşeyimizle önlerindeyiz,oda oldu olacak,şuan hepsi çöküşte,bir biz tımanıyoruz,,engin yüreğini ve güçlü kalemini kutluyorum adaşım,,saygılarımla