Nezih demek; temiz demek, pak demek,
Vitrine bir kez olsun bak demek.
Ve Bahçelievler mahellesinde,
Mehmetçik caddesi asfalt üstünde.
Üretiçisinden tüketiciye
El değiştirmeden ulaşır size.
Koca evren tarihi yazmamıştır
Türk'ün tutsak olduğunu.
Hiçbir Türk tutsak olarak yaşamamıştır.
Bütün Türkleri tarih boyu
Bu özelliğini kanıtlamıştır.
Tutsak ve köle olmaktansa
Çıkarcılar yemenin buluyorlar yolunu,
Elini versen hemen kapıyorlar kolunu,
Acımasız, duyunçsuz, yürekleri kararmış
Laakal namussuzlar düşünmez aç yoksulu.
Ey başı karlı Koca Erciyes!
İç Anadolunun tek yüce dağı.
Sana sesleniyorum,
Seni uyarıyorum:
Sakın böbürlenme!
Sana yüceliğini sağlayan
Pas, kir, daha nice türlü lekeler
Hepside temizlenir,
Hepside arınır.
Bir de namus lekesi var.
Bu leke öyle bir lekedir ki,
Suyla yıkamakla, benzinle
Bilmem niçin yel böyle gemi azıya almış?
Gece, gündüz durmadan uluyarak esiyor.
Ta geceden sabaha, sabahtan akşama dek.
Çok şiddetli esiyor, zorluyor kapıları,
Duvarları, bacaları yıkıyor,
Kırıp döküyor camları.
Ben... Sen... O...
Bene... Sene... Ona...
Biz... Siz... Olar...
Bizlere... Sizlere... Olara...
Eski türkçe dediğimiz gök türkçe'de
Yaşadığım sürece kendim gibi bildiğim,
İnsan gibi görerek; iyi diye güvendiğim
Toplumun kötüleri harcadı yaşantımı,
Tüm kaldım yapayalnız,
Amaçsız,
Mutsuz.
Şunu kesin biliniz ki, her canlı
Ölümle birlikte dünyaya gelir.
Tanrı yazmış bu değişmez yazgıyı,
Nere gitse canlı, ölüm de gider.
Yazgımızdır bizim ölümle doğmak,
Ölümün gözleri beni görüyor,
Benimse gözlerim onu görmüyor,
Uzaktan, yakında bana bakıyor:
-Geleceğim bir gün sana da diyor! ...
Ölümün Gözleri karanlık, derin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!