Bir garip yenilmişlik
hala içine sindiremediğin
yine mevsim sonbahar
Bu sokaklar,bu yağmurlar
hiç aratmaz İzmir dolaylarını
Ne kadar evcilleşsek şehirlerde
İnmeye yeltensek
uygarlığın kaynağına
Özleriz köylülüğü
Oradan yörüklüğe doğru çeker kanımız
büyüyor acılar
çoğalıyor durmadan
yıkımlar ve yıkılanlar
yarılan dağ taş ova
ve çadır yangınları
Kurşun gibi atıldın
Suların ortasına
Sular boz, sular bulanık
Sular yutup götürendi insanı
Bir kulaç,
Bir kulaç daha ve ardından milli sularda
Süzülür uzun gecelerde
Yorgun gözlerinden uykular
Yaprak üzerinde bir damla çiğdir
içimizdeki umut
Uzar gider zaman
Ayrı bir dünyaydı
Ayrı saflarda savaş verdiğimiz
Sevdiğimiz, umut bağladığımız
Kimi zaman ayrı
Ülküler üzerinde ölmeye yeltendiğimiz
Ve geldiler tüm güçleriyle
Hızla değişen bir yaşamdır
Yetişmeğe çalıştığınız
Siyah tenli göçebe insanlar
Her gün yeni bir yer
Sele,sepet örerler,
Çıkıp kadınyarı başına
Denizlere öyle bakma çocuk
Denizler derindir
Doymak bilmezler
Seni de yutarlar çocuk
Sırtında boya sandığı,
Bir yaz daha
El sallayarak gidiyor
Geceler erken çalıyor ayaza
Ve sokaklarda yasemin kokusu
Arayışların ardı arkası kesilmiyor
Bir kız oturmuş kıyıya
tüm özleme denizler
tüm sevgileri denizlerde yitik
vurmuş yalnızlığını hüzünlere
ve masada
ağlıyor iki gözü iki çeşme
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!