hep haklı çıkma zannıyla yabancılaşan kendini
en çok bir başkasına yaklaşarak tanırsın
keyfini kuşların yağmaladığı bir çatı gibi
kurulmazsan diğer evler üstüne
ruhunu burkulmaktan kurtaramazsın
İdlib ve sarin gazı
bahar yaslı çocuklar
dolar yeşili insan hakları
hiçbir şey vaktinden önce değildir
ölümle çocukların randevuları kadar
Birleşmiş Milletler
Fena Halde Uyarılmayı Bekleyen İçin Karşılaşmayı Ummadığı Yazıt
kaçtın çünkü insan
kaçarak kendini kurtarmanın
alışkanlığıyla yaşamaktadır çağı
ne dostlarına itimadı vardır düşmanları kadar
gel bizi yıkasın eski yağmurlar
umut çiçekleri ezilmeden gel
affını bekliyor mahcup kusurlar
kalbim ıssızlığa yenilmeden gel
ayrılık sevdanın en keskin yanı
ben öldüğümde dostlarım
nefreti sevgisine galebe çalan insanlar
kalın gövdeli ağaçlara yaslanacaklar
çünkü onlar için yorgunluktur yaşamım
yine de sükûnet bulmayacak kalpleri
zeytinin üzerine,
atların ve rüzgârın,
güneşin,
ayın
yerine yıldızların
bulutların üzerine
peygamberi bir histir o taşınca çeperinden ruha itaat sunar
gözbağı kutsar körlüğü emre uyar İbrahim bıçağın cana dayar
varoluş beyanında en gerçek övgüsünü bulur korku ve titreme
ne bilsin Kierkegaard nedir havf ile reca ama akleder iman sayar
- Selçuk Küpçük’e -
ölüme kadar uzanan kir
nihayet anlama gömüldüyse şiirde
henüz ulaşamadığı masum ve bakir
vahalar serap değil demektir içimizde
-Doğu Türkistan-Gazze hattı-
[mevsimler bizi arar içlerinde en fazla güz
öpülmedik yerlerinde hayatın dargınlığı
kimsenin tanımadığı bir telaşla ölürüz
ölürüz anbean tıkanmaz asrın kursağı]
Sanki bir nebi görmüş gibi rüyayı zannımı vahiy nefsimi kurban bildim. Bıçağa yaslı yaşıyorken dünyayı Cebrail inecek gibi bekledim. Boynumda kan sıcaklığı ayılttı beni. Bir aldanış ne kadar büyükse dedim o kadar büyüktür elbette kefareti. Solacaktı hayat ve açılan her kapıyı arkasına yenilgi yaslayarak örtecektim.
Yürüdüm yarasaların sesleriyle karışık çirkinlikte haykırışlar yön verirken aşka. Ah o aşk ki şu kürenin zehirle barışık sefasına inat yol yordam istiyordu. Varamadım bir yere yalnızlıktan başka çünkü her dil öteki için konuşuyordu. Ahde vefa cesaret iyi niyet ve saflık anladım başıma bela örgülü şapka. Ve aklımda her şeyi bulandıran tuhaflık
Ben miydim duasıyla yağan yağmurun altında ıslanmaktan şikayet duyacak? Heveslenip kendini bıraktığı uçurumun gövdesinde tutunmak için dal arayacak? Geçti devran bitti rüya kesti bıçak. Bana kaldıysa şimdi son yakarış kalmıştır hatalarla kurulu pişmanlık surlarında. Ne düşmüşse payıma eğilip toplamaktır hayal kırıklığının kaskatı toprağında.
Abdullah Çevik’in Zamanın Kırılgan Suları adlı şiir kitabı, hem içerik hem de biçim bakımından modern insanın ruhsal, toplumsal ve duygusal kırılganlıklarını büyük bir şiirsel olgunlukla işleyen, katmanlı ve etkileyici bir eser olarak öne çıkar. Tüm şiirleri merkeze alarak bu kitabı edebi, felsefi, ...
Sana ulaşmaya çalışıyorum ama neden bu kadar zor?
şiiri ve şairi tanımak için gereğince emek harcamak gerektiğini öğretiyor insana. yorgunluğumuz yol yorgunluğu kavuşunca hafifleyen ama bitmeyen. şiir okumak için abdullah çevik okumak gerekiyor çoğu kez.