toprağın yarılan göğsünde buhar
ve benim çiğ süt emmeye gelişim
on ekim bin dokuz yüz yetmiş bir
mevsim nasıl da yakışıyor ömrüme
dünya acı, hüzün, katran karası kir
bir özür gibi dünyadan dilenmişim
dağılsın kemirgen uygarlığın kolaylık iddiası varlığın iniltisi dinsin
tanısın kendini araçların kuklası yoktan var eden kudret bilinsin
bazen sendeleyerek ve bazen yıldırımlar gibi ölüme dönük yüzün
körleşen duyular karanlığında konfor sunduğuna ne kadar da eminsin
beni kınayan yanlarımı severim başa bela açmaktan korur beni
el adının altında imzasıyla sulh olur imzam kınarken bulur beni
ah bir iltifat olsaydım da kurulsaydım kal’a gibi mısra-ı bercestede
kalmışım anlam yoksunu cim karnında bir nokta ümmiler okur beni
azarlansak yine iyi tahkir için hazır tetik
sinirleri korkunç gergin susalım ey sevgili
Türkçeyi tez geçtiler dersleri matematik
rakamlar ve denklemler düğümlüyor dili
aşk şuurun ifrazatı ölü yüzlerde kalan tik
masumane yaşanamaz diyorlar ey sevgili
çığlığım tuvale sığmaz
taşıyamaz rengimi palet
sessiz harflerle konuşur hakkımda esatir
taşın yontulan yüküyüm sabret
yaşamakta ısrar etmeyen şair
sana fazladan bir dünya bırakacak
marşlardan başka ezgi
zemheriden başka mevsim
umuttan başka mevzi bilmiyorken
kar gibi bir gelecek vaadi
ve dünyaya dargın kalpleri ile
Sırat kadar keskin bir hayatın ortasındaydım
yüreğimde mutedil sevdaları
gözlerimde yarınları
ve çözülmemiş sırları taşıyordum
yıldızsız gecelerin perde aralıklarından
ve bir mum aleviyle aydınlanan odalardan
ne getirsem ellerim boş gelmiş gibiyim
unuttuğum bir şarkıyı söyler durursun
gün ağarsın yağmur dinsin ben gideyim
bu şiir sende kalsın kahroldukça okursun
denizler taşıdım ki tuzuyla yansın genzin
Ne fırtınalar gördüm ne diyarlar dolaştım
En güzel hayallere kavuştuğum son liman
Yokluğunda dev gibi dalgalarla savaştım
Yeniden hayat ile barıştığım son liman
Yırtılsın yelkenlerim bulutlar ufku sarsın
haramiler piyasada müşteridir etiket yağmanın meşruiyet kaydı
keşke muhtaçlık üretimin altında güç satın almaktan ayrı olaydı
takılaydık bilginin ve hikmetin ağına çekileydik eşyanın sığ sularından
Horasan’ın köpekleri kadar olaydık açlığı doyurmak çok da kolaydı
Sana ulaşmaya çalışıyorum ama neden bu kadar zor?
şiiri ve şairi tanımak için gereğince emek harcamak gerektiğini öğretiyor insana. yorgunluğumuz yol yorgunluğu kavuşunca hafifleyen ama bitmeyen. şiir okumak için abdullah çevik okumak gerekiyor çoğu kez.
Sevgili Şar sizi burada görmek ne güzel, sayfan yoruma kapalı, mesaja kapalısın ve ben kalemini de şahsını da çok özlemiştim, burada görmek güzel, yedi yıl buraya uğramadım ama tilki misali dönüp dolaşıp yine geldik buralara, sizin gibi dostları görmek kadar güzel ne olabiliir ki, iyi ki şiir var