Aşk yolunun yolcusu,
Uğraman gerekirse bir kervansaraya,
Hasret bir odası olsa o sarayın,
Yanan bir kandilin dumanıysa âşk,
Kandil yağı ile fitili hayat.
Geziyor,
Şair ceketli adam, geziyor ve yazıyor.
Zor tırmanır Çamlıca’ ya,
Çamlıca kıyamda.
Atsa adımını iner Paşakapısına,
Sıcak akıntılar karşılaşırsa soğukla,
Eşya bellidir zıddıyla.
Kalp çatlarsa tam ortasından,
Gönül fışkırırsa nurunla büyük kâinata,
Büyük sığmıştır küçük kâinata.
Sözlerimde baharat kokusu mu var?
Genizlerini mi yakar?
Koklamaya mı korkar?
O beni samanpazarında aktara satar.
Çıkrıkçılar yokuşunda ayak bağım var,
Bir bakışın ufkunda silûet hatları
Sonsuz noktalar birleşir İstanbul olur
Tarih bir gencin not defteri yazılan çizilen
Zaman tarih kırıntıları not düşülen
Damlasa Boğaziçine yakalar şehir hatları.
Günebakanlar gibi döndü kubbeler güneşe
Pınarlar fışkırıp kırk yiğit er başlar güreşe
Eski Sarayın nâmı derin düşünce Kanunî
Mimarinin adı şanı verilmiş izler Sinanî
Şimdi seyrane geldi Hasan Sezai Gülşenî
Çizilir Eski Caminin yeni duvarlarına
Döner durur kainat aynı bilgide
her çarkın bir sebebi var
Döner durur dünya aynı çizgide
her farkın bir sebebi var
döner durur semazen aynı sevgide
her şaftın bir esması var
Bir lodos eser Keşiş Dağından,
Uludağ'ın ıslığı olur gelir,
İlk uğraktır kiremitler,
Tutunurlar Bursa'ya bacağından.
İki cengâver izler Gümüşkubbe'yi,
Yere değmez ayaklarım sallanırım bir salıncakta
Salınırım kolon kolon bağlanan ağaç dalında
Toprak akar altımdan sucasına
Akar, akar – dere, dere – nehir, nehir
Âdemoğlu Âdemler akar.
Okumuşum bunca kitap
Meğerki okur değilim
Dinlemişim onca rebap
Değer ki yanar değilim
Altın sandım tenekeyi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!