Sarmış milletin etrafını.
Zengin denen beş on arsız.
Paradan yana seçmiş tarafını.
Zengin denen beş on hırsız.
Nikah kıymıs sanki paraya.
İnsani insan diye sevdim.
Hayvanı hayvan diye.
Bir ağacı hep ağaç olarak sevdim.
Güneşin isyanında.
Yağmurun damlasında.
Sevgi tohumları ektim acuna.
Meyve verende var odun olanda.
Hasat vakti vardım sondan ucuna.
Yaprağı, toprağı hepsi talanda.
Sevgiyle bezedim ben yeryüzünü.
Böyle bir zamana nasıl denk geldik.
Gözde perde, dilde edep kalmamış.
Büyük der susar küçük der severdik.
Utanma duygusu, hicap kalmamış.
İnsanlar değişik, zaman karışık.
Tecer dağından esen soğuk rüzgar.
Savurur seni ocaktan ocağa kar gibi.
Sert havanın beslediği mert insanlar.
Çeker seni sinesine bir yar gibi.
Gönülden gönüle akar muhabetimiz.
Saat üç otuz
Hastane bahçesindeyim.
Bir sokak lambası altında.
İki candan biri benim,
Diğeri bir sokak kedisi boylu boyunca uzanmış,
Öylece yatmakta.
Kandil ışığında güneşi gördüm.
Hep salana şükür dedim dün gece.
Karanlığa bunun adını sordum.
Bir bulana şükür dedim dün gece.
Kanlı bir pusuda, gizlenmiş siyah.
Damarlarında dolaşan asil kanın.
Kiymetini bil şükret yüce Allah'a
Kanın ile sulanmış bu albayrağın.
Gölgesinde gül şükret yüce Allah'a.
Her nefeste iki nimet vardır kula.
Tahammülsüz neslin nasipsiz yolcusu.
Allah'ın sunduğu ihsanı gör derim.
Gücün kadar sana yüklenen her borcu.
Henüz vaktin varken, geç kalma, ver derim.
Aldığın nefeste iki defa şükür de.
Köyüm dile gelse anlatsa bir bir.
Gökyüzü susarken, bulutlar ağlar.
Gündüzler musalla, geceler kabir.
Topraklar gün boyu karayı bağlar.
Dağlar, taşlar hicran, gönül buz gibi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!