Benim bir tek kaşlarım var, ya senin?
Var mı gözlerin, dişlerin de var mı?
Var mı engelin, bakışın duvar mı?
Benim bir tek kaşlarım var, ki senin...
Benim bir tek sen'lerim var, ya senin?
Yeşil gözlerin midir aşka kainat olan
Âh o zümrüt gözler mi her ân'a sanat olan...
Kadının ahengini ilan eder bedenin,
Şairlere sır veren bir âh'tır beyaz tenin...
Bir İstanbul tütüyor gönlümde duman duman,
İstanbul; visallerdir ötesi bu hasretin...
Tepeler! Tepeler ki bir benden medet uman,
Ey dört tepeli şehir, kimedir bu kasvetin!
Bir İstanbul türküsüdür ruhumda çınlayan,
Adını sanını bilmezdim o şehrin,
Senle öğrendim o zehrin tadını...
Artık adını biliyorum bu behrin,
Evet, biliyorum bu zehrin ve bu şehrin kadını.
Tahmin etmezdim, ıraktan seslenirdi zaman,
Ah çocukluğum dertsiz tasasız,
Kaldırımlarda çocukluğum...
Ah çocukluğum olmaz yamasız,
Diz kapaklarında çocukluğum...
Maraş semâlarında âh bir güzel gün daha
Yaklaştırmakta beni her dem yine Allâh'a.
Kıpraşırken neşveler bu şehr ile derinden
Günlerim bir gam olur âhımın kederinden.
Maraş semâlarında âh bir gün daha soldu
Şiirli bir kadın ki
Der: Sen benim âh'ımsın.
Ve ses verir bir şair:
Lakin benim âhu'msun...
Bir kadındır, şiirli
Rüzgârlar hafifçe tenime değer
Bir sıcak el gibi okşar çehremi.
Rüzgârlar gönlüme değerse eğer
Sorarlar ruhuma: Nur'dan şehre mi?
Rüzgârlar Allah'ın bir nefesidir,
Bir gülün aşkıyladır bu neşveler ve keder
Bir gülün kokusuyla ki bu gönlüm âh eder.
Yanık bir gönül gibi girince gül şehrine
Sesiyle bir bülbülün ruhum kaybolur gider.
Yüz verdim, dahi astarını istedin.
Söz verdin, yine ahdini çiğnedin.
Ne desem, hep tersini söyledin.
Kimsin bilemedim, acep neydin?
Sen bende yalnız bir zerreydin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!