Aczimi anlayıp kapına geldim,
Ağlayan yüzümü güldür Allahım.
Senden başka kim var, kime gideyim,
Başka kapı bana züldür Allahım.
Emellerim sonsuz, ömrümse çok dar,
İlkbahar gelince çıksan bağlara,
Bülbül sesi gelir, su sesi gelir.
Tefekkür gözüyle baksan dağlara,
Dinlesen derinden Hû sesi gelir.
Vadileri arındırır sisinden,
Bayram sabahında şafak sökmeden,
Kaldırır insanı gurbette bayram.
Herkes sılasına doğru giderken,
Soldurur insanı gürbette bayram.
Dostlar kucaklaşır, öpülür eller,
Hak'kın cemalini görme hissini,
Ne bu cana, ne cânana değişmem.
Bekâ âleminin bir meyvesini,
Fâni olan bin cihana değişmem.
Tûba yaprağının bir gölgesini
Ömür sermayesi bitmek üzer,
Senin arzuların bitmiyor gönül.
Emellerin uzanıyor her yere,
Hiç birine elin yetmiyor gönül.
Hergün eksiliyor gücün kuvvetin,
Bahar mevsimlerin nazlı gelini,
Cennetten yollanmış bir çiçek gibi,
Salkım söğüt suya sokmuş elini,
Sanki avuçlayıp içecek gibi.
Ağaçlar yollarda zafer takları,
Gençlik gitti, yaş kemale dayandı,
Kaç mevsim eskittin, sayıyor musun.
Bedeninde türlü dertler uyandı,
Gafil gönül, hâlâ uyuyor musun.
Erkenden kalkıp da sessiz seherde,
Ruhuna bir ışık yayıyor musun.
Severim pınarı öteden beri
Gönlümde şakıyor Bülbül Pınarı
Her pınarın bende ayrıdrı yeri
Şu Sümbül Pınarı, şu Gül Pınarı
Yamaçlarda yankılanır su sesi,
Gönül kapısını açık tutalım,
Perde aralansın, tüller açılsın.
Kalpleri sevgiyle aydınlatalım,
Barikatlar kalksın, yollar açılsın.
Erenlerin meclisine girmeli,
Sönmeye yüz tuttu gençlik ateşi,
Gafil gönül, neye güveniyorsun.
Gûruba yaklaştı ömür güneşi,
Kızıl ufuklara şafak diyorsun.
İki fare gibi gece ve gündüz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!