Zaman bir su gibi durmadan akar,
Hafta gider, mevsim gider, yıl gider.
İlkbaharda renkler seyrana çıkar,
Sarı gider, yeşil gider, al gider.
Hasretlik içimde dinmeyen sancı,
Gönül aynasından maziye baktım,
Aynaların eski yüzü kalmamış.
Bir demet hatıra toplayacaktım,
Hafızamda dünün izi kalmamış.
Bir göz attım arkamdaki yıllara,
Yalnızlık ömre zarar
Her canlı bir eş arar
Taşın kalbi yok ama
Onu da yosun sarar
Ömür caddesinde ilerledikçe,
Yollar kıvrım kıvrım bükülür gider.
Hayat çarkı ağır ağır döndükçe,
Anılar maziye dökülür gider.
Kervan yol alırken ıssız seherde,
Bu sene de sensiz geldi ilkbahar,
Kuşlar yuva kurdu dallar üstüne.
Su gibi akıyor haftalar aylar,
Mevsimler biniyor yıllar üstüne.
Yanardağ misali yanıyor yürek,
Yüreğime bir çekirdek bıraktın,
Açıldı gönlümde gül öğretmenim.
Karanlık dünyama bir ışık yaktın,
Aydınlandı birden yol öğretmenim.
Uygarlığın meşalesi elinde,
Aklının sesine kulak vermedi,
Daima nefsinin sözünden gitti.
Mü'minlerin meclisine girmedi,
Her zaman şeytanın izinden gitti.
Her sabah el âlem giderken işe,
Şu fani dünyada bekâ ararsan,
Kalırsın sonsuz bir dehşet içinde,
Nura karşı gözlerini kaparsan,
Boğulur gidersin zulmeti içinde.
Teneffüs edersin çekmeden zahmet,
HÜLYASI YETER
Lüzüm yok gurûba sitem etmeye,
Dolunayın nurlu siması yeter.
Karanlık dünyamı aydınlatmaya,
Yaldızlık kubbenin lambası yeter.
Hüzün yağsa gökten yağmur yerine,
Yüzler soluk olsa da,
Kollar sana açılır.
Yolcusu olmasa da,
Yollar sana açılır.
Çiğdem, menekşe, zambak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!