Soğuk ve çıplaktır yalnızın şiirleri,
Sabahlara kadar kış ayazında,
Gezer durur kelimeleri boş sokaklarda.
Her gece aynı kapıları çalar,
Ev sahibi arandığından habersiz.
Titrer çıplak kelimeleriyle kapı önlerinde.
Aralık hatırlatsın çocuk masumluğu
Her bahar yeniden doğururum bebeğimi
Seneler alıp geçsin suspus gençliğimi
Ben seninle tattım yavrum anneliği
Farz et kar düşer erimez toprakta
Taze ölüler dolaşıyor etrafımda
Sessiz sedasız dolaşıyorlar
Gölgem gibi değil
Karanlığa bakıyorum yoklar
Bir şey istedikleri de yok
Yokluk gibi de değiller
Bir daha sevmeyecekmiş gibi bırakılmış kalbi.
Ağzının her yerine bulaşmış gece ve yalnızlık.
Sakalında,saçlarında ve paltosunda yılların kiri.
Çevre insanı deli diye tanırmış onu.
O çevre insanını başıboş ve soğuk bilirmiş.
Aklımdan geçirip yazamadığım cümleler oldu
Yazıp kimseye okumadığım şiirler de
Bir şiiri kimseye okumamak nedir bilir misin?
Farzet ki yedi aylık hamile bir kadınsın
Doğduğunda bebeğini ölü bulmaktır yazdığını kimseye okumamak
Ya da bahar geldi diye sevinirken ağaçtaki beyaz çiçeklere bakıp
Bir ağaçta dört elma
Etrafında üç kişi
Iki elma kimin olacak?
Kimin ağzı önce sulanacak?
Bir ağaçta bir elma
Sağ elimi sol göğsüme koyunca
Parmaklarım yüzüne dokunur
Gözlerinden başlayıp yanaklarından süzülür
Kollarımı okşayan rüzgara sen diyemez miyim?
Bir gün bir çukura basar da
Düşürürsen ayakkabılarını
Çok niyet eder az yol alırsın
Rüzgara ve yağmurlara daha çok inanırsın
Bir de yapraklara...
Hazırlanmış yolculuğa bir rüzgar bekleyen sararmış sonbahar yaprakları var ya
Küçük küçük parçalamışlar
Sermişler yaz ortası güneşin altına
Pişmiş
Kızarmış
Büzüşmüş
Küçüldükçe küçülmüş
Gördüklerimle duyduklarıma misafir oldum bu akşam.
Orada yazdım bunları…
Sisli bir gün de melekler karlı tepeye inmişlerdi.
O olmasaydı dedi içlerinden biri.
O olmasaydı,ben anne olur muydum hiç?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!