Sonbaharın son günlerini geçirdik,
Kışa girmek üzereyiz.
Ağaç dallarında sıra sıra kuşlar,
Kimbilir hangi alemi hayale dalmışlar?
Hava sisli, ortam net görünmüyor.
Sandalları dalgaların yükselmesi ile yalpalanmakta,
Balıkçılar rızıklarını aramakta.
Boğazın gülen suları suskun gümüş renginde,
Somurtkan bir ihtiyar gibi durmakta.
Denizin cazibesi yok,
Dalgalanıyor soğuk soğuk,
Balık teknelerinin peşi sıra kanat çırpan martılar,
Bağırıyorlar boğuk boğuk
Bir nevi dünya kabuk değiştiriyor gibi yorgun.
Mısır satanlar gitmiş,
yerini kestane kebap satanlar almış.
Beyaza bürünmüş sakallılar torunlarını gezdiriyor.
Bir bankın üzerine yaşlı bir ninenin dudakları kıpır kıpır,
Belki de Allah’ı (c.c) zikrediyor.
Gün ışıklarını terk etmek üzere,
Akşam olmakta.
Bu mevsimde güneş bile
Gerçek yüzünü gösteremediğinden hüzünde.
Bir örtü gibi karanlık yaklaşarak,
Güneşi örtmeye çalışmakta.
Bundan böyle kimbilir kimler gülecek?
Kimler kıvranıp inleyerek,
Sabah ışıklarının gelmesine duacı olacak.
İlkbaharın beklentisi içinde iken,
Yine bir gün ve bir gece hesaptan düşecek.
Ömürden bir gün daha eksilecek.
Belki de kara kışta hayata veda edecek.
Yalnızlığını terennüm edip kahrolan insanlar,
Aynı sonbaharın içinde kışa yelken açacaklar.
Bacalardan dumanlar sökün etmiş durumda.
Soğuk ‘var mı bana yan bakan’ diyen,
Kabadayılar gibi meydan okumakta.
Sokak hayvanları ve çaresiz fakirler,
Barınacak yer bulmak ağlayıp durmakta
Can canan için inlerken,
Geceler de doğum sancısı içinde,
Horozların sabah ötüşünü beklemekte.
Yalnızlık ören bahtsızlar gibi,
Nice yıllar aynı tabloları seyrettik.
Minarelerden yükselen ezan seslerini dinledik.
Nice akşamları nice sabahları paylaştık.
Ayrı dünyalara revan olduk bir türlü kaynaşamadık,
Çünkü şarkılarımızdan, türkülerimizden
Aynı heyecanı duyamadık.
Günün geceyi, gecenin gündüzü kovaladığı gibi,
Sonbahardan sonra kışın geleceğini hiç hesaplamadan,
Bizlerde ideolojik saplantılar içinde,
Birbirimizi dinleyip, anlamadan kovaladık.
İhtiyarlayacağımızı düşünmeden,
Gençliğimizi heba ettik.
Rüzgâra kapılmış hazan yaprakları gibi savruluyoruz.
Sıra son durakta, inmek için bekleşip duruyoruz.
31.12.2011
Halil MüftüoğluKayıt Tarihi : 1.1.2012 13:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Halil bey.
Sıra son durakta, inmek için bekleşip duruyoruz.
....ve hakikat bu kaç bahar kaç devir dönsede bir ömürde finalde hepimiz sessiz gimiye binmek için bekleriz........yüreğinize sağlık efendim......
Sıra son durakta, inmek için bekleşip duruyoruz
YÜREĞİNİZE SAĞLIK KALEMİNİZ SUSMASIN.KUTLARIM...
benden kolay kolay kimse puan alamaz ama bu şiir haketti tam puan sayfanda
TÜM YORUMLAR (43)