“Ger derse ki Fuzuli güzellerde vefa var
Aldanma ki şair sözü elbette yalandır”
KÜRESEL YALANLAR-DEMOKRASİ
Halkın, kendi kendini yönetmesi demek olan Demokrasi, Fransız İhtilalinden sonra ortaya çıkan Ulus Devlet anlayışının üzerine oturduğu en önemli yapı taşıdır. Peki bu kadar önemli bir yerde olan yapı taşı, ne kadar sağlam temeller üzerine oturuyor? ...
Ulus devlete geçişle birlikte imparatorluklar dönemi sona ermiş, genellikle bir şahsın elinde bulunan yönetim erki kurumların eline geçmiştir. Bu geçişin gerekçesi halkın egemenliği temeline oturmaktaydı. Pekala yeni oluşan bu kurumsal yapılar üzerinde şahısların tahakküm derecesi nedir. Ve bunlar halkı temsil yetkisine ve meşruiyetine ne kadar haiz. Monarşinin elinde bulunan güç, ulusallaşma vesilesiyle bir oligarşiye dönüşmüş müdür? ...
Halkı temsil etme anlamında bilinen en yaygın araç, seçim sistemidir. Seçim sistemi ise siyasal partilerin varlığı üzerine oturmaktadır. Siyasal partiler halkı ne kadar temsil ediyor? ...
Halk sözüm ona kendini temsil eden vekili ve/veya yerel yöneticileri seçmek için sandık başına gidiyor. Burada garip bir ironi ve gözler önünde olduğu halde görülemeyen büyük bir yalan vardır Şöyle ki;
Herhangi bir seçmen, oy verdiği partinin kuruluş aşamasında bulunmamıştır. Partiyi kuranı ve diğer kurucu üyeleri seçmen kendisi belirlememişitr. Oy vermekte olduğu adayı da kendisi belirlemediği gibi çoğunlukla da tanımamaktadır. Üstelik o siyasal partiyle seçmen yazılı ve sözlü bir ahitle bağlı değildir. Seçmen sadece politikacıların propagandalarını duymaktadır. Propaganda kapsamında, seçmeni, kendisini temsile sadece kendilerinin yetkin olduğunu söyleyen ve seçmene umut veren sözler sarfeden partiler ve politikacılar hiçbir hukuksal sorumluluk altında değildir. Sadece oy’unu verecek seçmeni ikna ederek hedefine ulaşmak gayesindedir. Hedefe ulaşıldıktan sonraki süreçler herkesin malumu olduğu üzere hayal kırıklığı ve öfke, ekonomik ve sosyal sorunlar vs. gibi hiçbir dönemde bitmeyecek bir aldanmışlık duygusu, bütün politikacıların yalancı olduğunu doğrular niteliktedir. Bu yalan söylemler, politik nefret doğurduğu için, dürüst normal vatandaş politikadan ve dolayısı ile yönetimden uzaklaşmaktadır. Bu durumda yönetim erkine talip olanlar her zaman belirli “seçkinler” olmaktadır. Seçkinlikleri ise bu büyük yalanın bir parçası olmaktan kaynaklanmaktadır.
Buna ilaveten, halkı gerçekte temsil etmeyen siyasal partiler, halkı temsil yetkisinin sürekliliği adına, yine halkın cebinden ödenen vergilerle seçim yardımı vb. imtiyazları kullanmaktadır. Böylece isteyen herhangi bir vatandaş, yönetim kabiliyetine haiz olsa bile halkı temsil etme imkanını bulamamaktadır. Böylece demokrasi denilen araç, eskiden var olan monarşik gücü, seçim sistemi aracıyla, birden fazla şahısa, gruba ve örgüte dağıtarak oligarşiye dönüşmektedir. Bu illizyonun vitrindeki adı demokrasi olmaktadır. (Sürecek…)
Kayıt Tarihi : 12.2.2015 12:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)