KURBAN BAYRAMI VE İSLAM DÜNYASI
İslam dünyası küfre kurban edilmiş. Kurban bayramının arefesinde gördüğümüz manzara o dur ki, İslam dünyası müstevliler tarafından kurban edilmiş, parçalanmış, bölüşülmüş, yenilip yutulmaya hazır löp löp etler halinde pişirilip yenmeye hazır haldedir.
İslam dünyasının bir sürü devletçiklere ayrıldığı bu hengâmede bu parçalanmışlık yetmezmiş gibi parçalardan yeni bölme ve bu kurbanın etlerini sömürücülerin iştahla yiyebilmesi için kuşbaşı, ya da biftek veya pirzolalık hale getirilmesine Müslümanlar seyirci kalmakta, herkes kendi keyfini sürmeye bakmakta, bana dokunmayan bin yıl yaşasın vurdumduymazlığı içinde, yaklaşan tehlikeye bigâne kalmaktadır.
İslam dünyasının başında bulunan kukla yönetimler sömürücü güçlerin adamlarıdırlar, bunun için de bu halleri biraz anlaşılabilir. Ancak canını ve malını cennet karşılığı Allah’a satması gereken Müslüman dünyalık servet yığma peşinde ömrünü heba etmekte, dünyada olan bitenden habersiz görünmektedir.
Halkın düşmanı yöneticiler İslam dünyasını kâfirin karşısında rezil ve perişan etmekte, bu zavallı halk da bu halk düşmanlarına itaat edip durmakta, onların kendilerini bir felaket çukuruna gö5türdüğünü fark edememektedirler.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta