99 yıl önce Keşan başka Keşan’dı
Sultan Mehmet Vahdettin
....................................... millete hükümdardı
Rüzgârda kanat çırpan yeldeğirmenleri vardı
Müslüm ve gayri müslüm bir arada yaşardı
Türk evleri moloz taş, Rumların kesme taştı
0kur-yazar oranı yüzde onu bulmazdı
*
Yollar tozlu-topraktı, geceler karanlıktı
Sarıkız Deresi’nin çevresi pırnallıktı
Suları , kayaların üzerinden çağlardı
BÜYÜK HARB sonrasıydı; her taraf perişandı
0n sene-on bir sene askerlik yapan vardı
Sokaklar öksüz-yetim, dul ve sakat kaynardı
Sıtma, verem, kızamık .....nezle gibi yaygındı
Çeşmelerin kiminden sülüklü su akardı
Bu yüzden bahçelere kuyular kazarlardı
Çocuklar sokaklarda yalınayak oynardı
Anneler , giysilere sık sık yama yapardı
Yıkık-dökük duvarlar, soluk yüzlü pancurlar
Budanmamış ağaçlar, sürülmemiş tarlalar
Keşan’a gelmek için yol olmayan köy vardı
Kimi evler kerpiçten, damları da sazdandı
Savaş görmüş dedeler, çile çekmiş nineler
Yetim kalmış bebeler, diplomasız ebeler
Bir arada on nüfus yaşayan aileler
Kırmızı kiremitli, bahçeli kâgir evler
Okumayı-yazmayı bilmeyen ebeveynler
Yokluktan-cehaletten erken ölen bebeler
Yere kilim yerine bir kaç hasır serenler
Ortaokul-lisesiz geçen mevsimler vardı
Tek bir koca öküzle tarlasını sürenler
Yağmur dualarından medet uman ekinler
Buğdayın oraklarla biçildiği seneler
Çarıklarla gezenler, kosayla ot biçenler
Kızgın güneş altında testiden su içenler
Başakları çiğneyen çakmak taşlı dövenler
Öküz arabaları, yarım dolmuş kilerler
Radyosuz ve TV. siz geçen ömürler vardı.
Eşeklerin sırtına bağlanan o heybeler
Buğday- odun, taşıyan çift hörgüçlü develer
Kömür ütüleriyle ütü yapan terziler
Mescitlerde , camide takunyayla gezenler
Kısaca ,bütün dertler, sıkıntılar burdaydı!
Bu yıllarda sokaklar zifiri karanlıktı
Tüm Keşan’da on tane sokak feneri vardı
Bu yüzden karanlığı yıldızlar parçalardı
0turulan odayı kandiller aydınlatır
Bazan bir gaz lambası, bazan mum yakarlardı
Ocakların başında oturan çocuklara
Anneler ve nineler masal anlatırlardı
Dolunay’a “nur” diye bakan insanlar vardı
Bir odada tek değil, üç-beş kişi yatardı
Yere sofra konulur , herkes bağdaş oturur
Ev halkı, aynı tasa tahta kaşık çalardı
Ocaklarda meşe -çam, kandilde yağ yanardı
Anaların gözleri kanlı yaşla dolardı
Kafkasya’ya,Yemen’e gidip dönmeyen vardı
Çanakkale Harbi’nden geri dönen çok azdı
İnsanlar teselliyi türkülerde arardı
Balkan Harbi dendi mi ninem bile ağlardı
*
Her taraf Balkan Harbi ve Büyük Harb kokardı
Gökte güvercin değil yarasalar uçardı
Örnek; Kırmızı Cami; minaresi yıkıktı
Yeldeğirmenleri’nin bir kanadı kırıktı
Alemdar Baba’mızın mezar taşı kayıptı
Garip Baba’nın ise mumları hep yanıktı
Hersekli Hamamı’yla Eski Hamam açıktı
Şadırvanlı Cami’nin suları bulanıktı
Taş hanlar, değirmenler , kahveler uyanıktı
Hersekli Ahmet Paşa adındaki taş cami
“Büyük Cami “ adıyla tüm bunlara tanıktı
*
Mondros Antlaşması’yla yenilince 0smanlı
İşgal ordularını büyük bir sevinç aldı
İngiliz, Fransız’ı , İtalyan ve Yunan’ı
Güç birliği yaparak bütün yurdu paylaştı
Ve onların planlı-silahlı desteğinde
Yunan’ın askeri doldu Keşan’ın sokakları
Gece-gündüz yollarda devriye gezerlerdi
Sırtlarında tüfekler evleri gözlerlerdi
İnanılır şey değil, ama bunlar gerçekti
99 yıl önce Keşan işgalde idi
Koskoca iki sene esir olduk düşmana
Yıl 1920’ydi, rezil olduk zamana!
*
Bundan bir sene önce Mustafa Kemal Paşa
Bandırma Vapuru’yla ayak bastı Samsun’a,
Arkasından ...Amasya , Erzurum ve Sivas’a
*
Müftü Raşit Efendi ve diğer milli güçler
“Türk esir yaşayamaz!” diyerek direndiler
İnönü ve Sakarya... Dumlupınar ardından
Atatürk’le birlikte düşmanı def ettiler
*
Yani iki yıl sonra kurtulduk esaretten
97 YIL ÖNCE........ düşman süngülerinden
Yalnız süngüden değil, yokluk ve cehaletten
Bu acılı günleri tarihe gömdük kökten
Atatürk sayesinde yaşıyoruz yeniden!
....................*............
Kayıt Tarihi : 11.11.2019 13:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Keşan'ın Yunan İşgali'nden Kurtuluşu'nun 97.yılı şerefine yazdım..
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!