Hadi bugün size bir değişiklik yapayım
bizim dönemimizden bahsedeyim biraz
bizim dönemimiz derken o kadar uzağa götürmeyeceğim sizi
biz altmış kuşağı çocukları yetmiş kuşağı gençleriydik
fakirdik
ama fakir olmaktan hiç gocunmazdık
şimdiki gibi cep telefonlarımız
lcd televizyonlarımız
oyun konsollarımız hiç olmadı bizim
hatta bırakın cep telefonunu
telefon olan evin sayısı bile koskoca mahallede üçü geçmezdi
televizyon mu
o çok büyük lükstü
ya mahallenin en zengininde
ya da alamancı akrabası olanın evinde olurdu
o da siyah beyaz
şimdiki gibi dört bin beş bin kanallı değildi oda
hepsi hepsi tek kanal vardı
onu seyredebilmek için de çatıya bir anten kurulurdu
mahallenin en atletik genci çatıya çıkar
anteni sağa sola döndürür ve sık sık aşağıya seslenirdi
oldu mu? tamam mı?
tüm mahalleli taburelere dizilir
komiser kolombonun eski püskü paltosunu görmeyi umardık
bir kişide hep kapı eşiğinde dururdu
yukarıya bağırarak bilgi vermek için
görüntü gelir ses gelmez ses gelir görüntü gelmez
ama ne hikmetse bundan hiç kimse rahatsız olmazdı
ha sahi seyredebileceğimiz de topu topu üç dört saatti
uzun uğraşlar sonuç verir görüntü ve ses alındı mı
bayram havası yaşanırdı içeride
ve hemen eşikteki yukarı bağırırdı
tamam tamam oldu sakın dokunma in aşağı
o da aşağı iner keyifle hep beraber televizyon seyredilirdi
ev dağılmış kirlenmiş çay tükenmiş umurumuzda olmazdı
çünkü biz birdik birlikte idik
iki dakikada tüm mahalleli evi derler toplar temizlerdik
bizim radyolarımız vardı sabahları arkası yarın dinlerdik
öğlen ve akşamları beraber ve solo şarkılarımız olurdu
bizde haberler denmezdi ajans saati denirdi
ajans saati geldi mi büyükler evdeki herkesi sustururdu
dikkatlice haberler dinlenirdi
şimdiki gibi yandaş kanal soydaş kanal
bilmem kimin kanalı değildi dinlediğimiz
halkın kanalıydı.
bizim siyasetçilerimiz bile bambaşkaydı
aşırı sağcısı da solcusu da vardı
ama asla birbirlerini tehdit etmezlerdi
hele hele ananı da al git diyebilecek
terbiyesizliği asla halkına yapmazlardı
en babacan görünümlüsü Süleyman Demirel di
ona benzin sorulduğunda ya da yağ sorulduğunda
patlatırdı lafı
var dı da biz mi içtik...
bizim karaoğlanımız vardı ecevit derdik ona
bülent ismini pek kullanan olmazdı
o herkesin karaoğlanıydı ama
sadece bir kesimin değil
yıllarca bu ülkeyi yönetmeye aday oldular
seçimler yapılırdı
büyükler gider oylarını kullanır
ve kullandığı belli olsun diye
ya parmağı ya tırnağı simsiyah eve gelirlerdi
seçimlerde hile hurda kimsenin aklına bile gelmezdi
evet birbirimizden farklılıkllarımız vardı
hem de bazen baya çok
ama hepimiz birdik birlikteydik
kimse kimseyi kırmaz üzmezdi.
hele suçlama mı asla
bizim hiç fetö müz olmadı.
hiç bir politikacı siyasetçi şimdiki gibi
bizi ayrımcılığa asla sürüklemezdi
çünkü biz birdik birlikteydik
iki ihtilal gördük hepimiz bir yetmişte bir seksende
ama hiç biri on beş temmuzdaki gibi göstermelik ve sahte değildi
evden kafanı çıkardın mı dibinde asker biterdi
ve içeri girmemiz istenirdi.
sağcımız da solcumuz da polisi çok sevmesek de
işin içine asker girdi mi
hemen geri adım atardık
asker bizdik çünkü bizden di ona dokunmaya kimse kıyamazdı
o yüzden bizim hiç asker şehidimiz olmazdı
çünkü biz birdik birlikteydik
ilk okula giderken tek tip giyinirdik
siyah önlüklerimiz
boğazımızı kesen kolalı beyaz yakalarımız olurdu
ama bizler hep renkliydik
bizim hiç uslu akıllı her söyenildiğini yapan
komşu çocuğumuz olmadı
çünkü hepimiz sokak çocuğuyduk
sokakta oynamay doyamazdık
çift kale maçlar yapardık
hatta mahalleler arası turnuvalar bile düzenlerdik
beş de devre onda biterdi maçlarımız
saklambaç oynardık yu da oynardık
önde durma davul zurna bana vurma oynardık
kızlı erkekli hemde
evcilik oynamaya kimse hayır demezdi
taşlar toplardık
yok yok birilerine atmak için değil
beş taş çok taş oynayabilmek için.
gazoz kapaklarımızı ayırırdık
sokağa kocaman bir yılan çizer
gazoz kapağını yerde parmağımızla vura vura
o yılanın dışına çıkmadan kafasına kadar götürürdük
biz izmirli olduğumuzdan bizde bilye denmezdi
meşe denir ve biz meşe oynamaya bayılırdık
ufak tefek de olsa mızıkçılarımız olurdu
ama hiç birimiz olayı çok büyütmez
hemen bir çözüm yolu bulur
oyunumuza devam ederdik
çünkü biz birdik birlikteydik.
hele akşama doğru olup evin anneleri ev işlerini bitirdiler mi
hemen kapı önlerine kilimler serilirdi
hemen bir piknik havası yaratılırdı
ayşe ablaçayı demler getirirdi
pohaçalar kekler zeynep abladan gelirdi
fatma abla börek ustalarına taş çıkarırdı
hele saadet ablanın o kalem inceliğindeki yaprak sarmalarını
yemeye doyamazdık.
kimse onu ben yaptım bunu ben yaptım demezdi
beraber yer beraber içilir beraber gülünürdü
birimizdeki en ufak üzüntü tüm mahallece bilinirdi
beraber çözüm aranırdı
fakirdik ama
birdik birlikteydik
çünkü biz altmış kuşağı çocuğu
yetmİş kuşağı gençleriydik...!!!
Yüksel ŞEKER
Yüksel ŞekerKayıt Tarihi : 20.5.2019 10:03:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yüksel Şeker](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/05/20/60-kusagi-cocuklari.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!