Apostol'la Yüz Doksan Dördüncü Sayfaya İlave
1/:
Ey şiir sever,
Ve sevgi değer insoğulları siz de,
Aparınızı toparlayacaksınız bilirim,
Ne eder eder (ben de inş.) arkanızdan gelirim...
Bundan böyle kaçamak yok,
Göçemek ise hiç kalmadı tezgahta,
Her konakta bizim gibi binlerce sabi sübyan,
Meleşerek bekleşmekte,
Depreşmekte Mançur elinin ve öz bilginin yurt çadırları,
Atları bir sevda almakta…
Kısrakların burun delikleri iştahla hışırdamakta…
Demem o ki …
Ve bir gün siz de gideceksiniz mirzam şiir eline,
Biliyorum, bilirim, bileceğim…
Çünkü o an ben de bir serçe olacağım gözlerinizde,
Ve yüreğinizde hafif sıklet bir mülteci duygu seli,
Deli bir şairciği oynayacağım son karelerinizde...
***
Ve işte şimdi, alayı vala ileyiz,
Hep birlikteyiz,
Gez, göz, arpacıktayız,
Pür dikkat tetikteyiz…
Bundan böyle durum bu, yani işte böyle be Hıdır,
Budur tarihin elinden gelen.
Yollar içilerek yürünecek çaresiz,
Yaşlı güneş batacak bir kuşluk batınında,
Son evlat yıldız doğacak sahte bir sarılıkla,
Berd-ülaceze soğuklarının baranisinin altından,
Birkaç derece sıcaklık yaslı yüzümüzü yalaya yalaya,
Ve somut bir gerçeklikle geçecek sessizce aralıktan.
Umut bu be mirzam,
Tükense, biz de tükeniriz, Çin rezervi de (dolar bazında.)
Karanlıkta yeniden doğacağız ışık saçarak,
Bir demet şiir yarpuzunun, kendine has bayıltan kokusuyla,
Ve bir tutam aşk düşecek ortalık yere, türkülü düğünlerle...
2/:
Böyle bir hikayettir işte bizimkisi de,
Garipti,
Gargacık, burgacıktı,
Vallaha şuncacıktı.
Akdeniz’di az ötemizdeki su birikintisi. Bizimkisi Karadeniz'den az bir şey küçük. At bevli kadar. Ter kokulu takdis suyuna batmış damlacık. Hanım hanımcık ve yaşlı bir rahibenin memleketindeydik belki... Ve on üçüncü papanın huzur-u teolojisindeydik. O az ötemizde. Gözleri gözlerimizde.. Ancak ne hikmetse, zavallının kuru ve kıvır kıvır deriliydi sağ eli. Nedeni belli değil dedim ya; İncil’i taşıyamıyor ve düşürüyordu. Ancak hırsla tutuyor ve kaldırıyordu yerden sancağı Ulubat köyünden Abdülcabbar oğlu Hasan. Mengene gibi sıkıyordu dişlerini bir başka mengene. Bir hergele kazdığı mezarı tekrar dolduruyordu. Bağırıyordu Apost. Ben bağırıyordum: “Dur! ” Sen de katılıyordun. Ancak duymuyordu sesimizi. Nefesimizi ensemizde hissediyorduk.. Zira o, bir başka boyutta; biz buradaydık. Bir hurdalıktaydık. Usulca doğruluyorduk. Bir kez daha vuruyorduk başımızı sapma ağacına. Meyhanenin yamacına bir toplu mezar kazıyordu Kamikkovski diye biri. İçeri giriyordu bir dolu çoluk çocuk... Yani bir sürü zavallı masum ve üryan yani kefensiz. Biz kuşlar gibiydik o an kanattan vurgun. Yorgun yüreğimizle şiire düşüyorduk. Üşüyorduk...
***
Şiirimizi ısıtmamız eşyanın tabiatındandı.
'Lan barba ikiletme de doldur,” diyordum alel acele.
“Şıradan olsun yersiz yurtsuz ve çulsuz itin ölümü,
İpsiz sapsız aygır atın ölümü de şeytan suyundan...'
Bir acayip şiirdi bizimkisi de,
Eğer böyle bitmezse nasıl biterdi ey mey ehli?
Bilen ya şimdi söylesin pir aşkına,
Ya da sussun diğer şiirin ayak ucuna kadar...
***
Kayıt Tarihi : 16.1.2011 09:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!